Minik bir jest 5Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Değerli gönül dostum;
Bir Eflatun Ölüm’e ait olan "Yokluğuna dair fısıldamalar" adlı şiirine kattığım bir yorumumdur. Gitmek mi Yoksa kalmak mı Hangisi daha çok acıtır insanı? Sanırım kalmak! Giden gitmiştir zaten. Onun umurunda mı sanki ardında bıraktığı o enkaz? Değil elbet fakat Ne kadar ağır değil mi Enkaz denmesi senin için? Bir iki üç ay Bilemedik beş yıl İlk günlerin ve o anların verdiği tatlı telaş Ardından gelen haftanın Senin sevdiğin ne varsa seviyorum demeler Ve sonrasında devrilen koca bir ay temmuz ağustos Derken Eylül çat kapı geldi Kasıma nanik yaptı aralığı solladı! Ocak O çok fena! Nerede yerli yersiz Kıskançlıklar Hazımsızlıklar Ne varsa buna dair türer Sonrasında Arkadaşlar ile Görüşmeler kesilir İlk haftasında sevilen Üstünlük taslar gibi yükselen ses ile Aylar içerisinde bir an da nefrete dönüştü! Bu sefer de Göz ile gönül Dışarıya doğru kaydı Kavgalar küfürler Atılan camdan nesneler Yetmedi -giderim bak ha- denilen tehditler Sonrasında Tekerliği kırık bavula Tıkıştırılan o rengarenk bilyeler Saçı kolu bacağı Sinirden koparılan Bezden plastik bebekler! Bir kere gidildi mi Sonrası gelir çorap söküğü gibi Bir enkaz mı demiştin sen? Koca şehir çöker üzerine... -Biliyor musun- Ayrılık Gelip çattığı vakit Ne o tatlı telaşlar kalır Ne de senin sevdiğini Seviyorum falan filan demeler Geriye sadece kanlı bıçaklı bitmemişse eğer Tek bir yanağına Son kez dokundurulan O sıcacık öpüş kalır! Ha bir de İmrenerek baktığın Biz de böyle olur muyuz dediğiniz Her şeyi sizin gibi bir an da tüketmeyen Tü tü maşallah diyerek Tükürüklere boğduğunuz Yıllara yayılan o ilişkiler kalır... 5.7.2020 Adnan Bilgiç |
durumu iyi özetlemiş bir şiir yazmışsınız
enkaz halinde, ayakta durmaya çalışan bir çok evlilik var
özetle bu şiir gibi işte
olan misketlerin ve oyuncak bebeklerin sahiplerine oluyor
):