BİR KURDA RASTLADIM
BİR KURDA RASTLADIM
Yusuf Yılmaz Gönlüm çok sıkılmıştı. Bir gün uzaklaştım bu şehrin kapılarından. Yollar kıvrım kıvrımdı. Çok uzaklarda bir yere vardım. Hayalimdeki Ergenekon’du sanki. Bir ses duydum gaipten. Gönlüm ürperdi. Gök yırtılmıştı. Aklıma gel dedim. Beni kırmadı. Yakaladım gönlümü, Taktım aklımın peşine. Canım öyle sevindi ki Aklımla, gönlümü yan yana görünce. Ulu bir çınarın önünde durdum. Önünde mağaradan bir saray vardı. Beklerken, Bir kurt çıkmasın mı karşıma. Kan rengindeydi gözleri. Şafakta, yeryulanın üstünde, Bir altın bilezik gibi pırıl pırıl parlıyordu. Uluması ağlatı gönlümü. Aklımı aldı başımdan. Okşadı başımı. Nasıl titredim bir bilsen. Arkadaş oldu benimle. Beraberce çimene oturduk. Dedi: Nedir bu insanlardan çektiğin. Gel seni emzireyim. Kanımdan kan vereyim. Hürriyetin havasından koklatayım. Kır seni esir eden zincirleri. Ellerin pence, Gözlerin şimşek gibi keskin, Düşüncelerin umman gibi olsun. Ve Hep yıldızlara bakasın. Dünü unut. Sevdan, Yüce Yaradan’a yarasın. Kimseye kul olma Mevla’dan gayrı. Ne olursa olsun Bırakma sevgi denilen yüce duyguyu. Bu kurt beni, benden aldı. Gönlümü tütsüledi. Aklıma fikir verdi. Aşkı, derdime tabip eyledi. Beni kurt yaptı! Öyle oldum ki Bütün bilmecelerin cevabını verir oldum. Pişman olacak bir iş mi? Asla. Nefsimi idrakte tam bir ölçü. Müşkülatları aşmada tam bir usta. Sabretmede taş. Kıskançlıkta namus. Meğer çaldığım kapı bir "Mağara Üniversitesi", Karşımdaki Kurt" ise bir öğretmenmiş. Burada sadece akıl, ruh, cesaret değil, Gülmeyi de öğretirler sana. Ne birinin duyacağı kadar kahkaha, Ne de sıkıcı bir tebessüm. Öyle bir gülüşü yalnız bu kurtta gördüm. Onun gibi güldüğüm gün, Bahtiyarlığı yakalayacağım. Yüreğimin çırpışlarını hissediyordum. Bir serçenin daldan dala sekmesi gibi. Dirilişin ayak sesi. Gönlüm de çiçek açmıştı sanki. Hülyalarım buram buramdı. Dilimde beyaz ağıtlar. Yüreğimde kötülüğe karşı, Çetin bir inat. Bu "Kurttan" Çok şey öğrendim. Ona hayranlığım hiç bitmeyecek. |