DİNGİL BEY (35)
Düşmüş yollara yaya
siyah cübbeli biri, -imam değil bu kişi- ülkemde uygar bir avukat; “Çoklu Baro” oyununa karşı çıkmak, adil seçim sistemini korumak için ve Türkiye Barolar Birliği’nin “bir” olduğunu savunmaya gidiyor inançla Ankara’ya. Bir’in bir’liğine karşı olan, hukuk okumuş ama anlamamış bir insan;(*) Bu kendini bilmez şey, bu gerici birey, bu yandaş velet, -arapça çocuk anlamına gelir- bu olgunlaşmamış kelek, -kavunun hamına denir- bu herşeyi kendine yontan, bu utanmaz adam gitmiş birde Ata’mın kabrine, ziyaret edip fotoğraf çektirmeye? Gelde “Çüşşş” deme! Sen ki; Türkiye Barolar Birliği’nin başkanı olarak kendi üyelerine kazık atan avukat! Sen ki Feyzioğlu -yani ilim ve bilimin çocuğu- Metin ise birde adın senin, anlamının “doğru insan” olduğunu bilesin! Sen ki dinci bir İkircilliği savunan hey, seninde sonun birgün gelir Dingil Bey! (*) Bu şiir Dingil Bey’ler için yazılmıştır. Onların dışında hiç kimsenin asla-ve-asla alınmaya hakları yoktur. |
ne çok gülümsettin bu karanlık zamanlarında ülkemin.
eyvallah.