baba/mahreçsiz fısıltılar güncesiAlnındaki her çizgi bıçak yarası değil can kırıkları eteklerinde yer yer Hüzün hep hazan rengi midir peki Sarının tonlarına ülfet taşırken yenilgiye başkaldıran darbeler Sen yine yüreğine asla sız(ğ)dıramayacağın esaretler göm Ben bekler gibi susayım Sen susar gibi bekle Nasılsa hüznü bir şekilde üleşiyoruz İki ayrı vahanın yakasında çölleşiyoruz Temayüllere inat.. /Sen gelince aklıma nedense dağ gelir Mesela Palandöken Bir Erzurum türküsü tutturur küskün yanım Hançer barı oynar Çay içer "kıtlama " şekerle Sen gelince aklıma kaynar kanım Kış gelir vaktinden erken.. Sen bak Palandökene eğer gidebilirsen Ben Nanga Parbata Sen ayazlar kucakla benim yerime Ben ıslanayım muson yağmurlarında Ellerinden öper gibi ben Gözlerimden öper gibi sen/ Yaşadığımız tanımlanması zor ayrılıklar Ben öksüz bir coğrafyanın mukimi Sen gönüllü bir sürgünün arkada kalanı Ajandalarımızda sayfalarca aykırılıklar yanlış giden bir şeylere dair Sen susuyorsun kan kusarak Ben çığlıklar atıyorum susarak Benimki de laf sanki Seni anladığım gün anlaşılmayı hak ediyorum ... Denmişti bir zamanlar.. Farzımuhal |