AZ DAHA YANMALI CANIM...Bir düşü mayaladım Harman dalında açan günü yuhaladı gece Aşka mil çektiğim gözlerinde Efkârın Devasa bir yalnızlık Kat izi ömrün Yekpare ayrılık Ve işte güme giden mevsimin Kopan kopçasından dökülen sırlar… Sırma saçlı yârin Kırık kanatlarıma her dokunduğunda İçimden taşan ırmak Sözcüklere bel b/ağladım, ey, sevgili Görünmezliğime tek şahit Rabbim madem Varlığıma ket vuran dünyada Hep mi saklı olacak bunca matem? Ellerim: El, el üstünde güneşin yankısı Işık tadında aşk Yalnızlığın şerefine Yüreğime batan kıymık Kürediğim yer kürede İzafi bir tanık elbet Rahmet dolu her g/öğün milimi Kala kaldığım birinci Şahıs zamiri Oysaki çokluktu tavsiye edilen Kıramadım gitti zinciri. Elyaf sancılarında Kazurat gölgeler Miadı dolan aşksa İtekleyen elbet olmalı bir rüya. Nazarı itibar mıdır sökün eden sessizlik? Azizim, Elbet vereceğin en büyük tepkidir: Tepkisizlik. Lalezar güftelerin Beylik sancıları Beste olmaya yordamıştım ben aşkın Figanını ve rüzgârını Bir nebze de olsa ses olduğum İçimde yıkılası duvarlar Kimi zaman geçit vermeyen hüsran Sözcük pazarında Aşk kazan ruhum kepçe, azizim. Sen ki anlamazlığın izini sürdüğün Elbet latife etmeyi umardım Tekdüze olan varlığıma Kimi zaman hicap iken yüklediğim Aşkın kayrasında Özlemin sefasını sürdüğüm Bir de g/izi ölümün Her biten gün Adım adım yakın durduğum Elbet benlik bir mevcudiyet de değil Gönlün hünkârı bunca melun tefrika Sancılı ömür sancılı mevsim Sevmelere doyamadım da gitti hani. Farkındalığın gölgesinde Sunduğum şu sefil Nisan tası İçine bak da gör Neymiş bunca aşkın nazı edası? Niyazımla çalkalandığım Aşkın iksirinde Sarmalında rahmetin Elbet ulaşacağım da hidayetin mertebesine. Öncesinde az daha canım yanmalı Daha da çok sevmenin yolları Elbet geçer/miş özlem ve çaresizliğin Yürekten yüreğe kurduğu Yıkılmaz köprüde Elbet sen de ayaklarından biri iken Asla ihanet etmeyeceğime Düştüğüm şerh de saklı iken Allah’ın nezdinde. |
Saygı selam dua ile