bataklı damın oğlu
bozarmış gözlerinden yüz on yedi yıl içeri girilir mi?
evet, o’nun torunuyum senle o, gavur mezarlarını tutan baştaşlarıyla mekteplere temel atarken başka bir şiveyle ve kelamla evet derdiniz birbirinize geñizsil seslerin havada birbirini vurduğu tırpanın çizdiği daireyi görmesem küçümsemezdim bugünü dinledim seni çocukken ölüyü toprakla saklayıp herkes çekildiğinde çalı tarladan kızıldereye vurdun kendini giderken yaktığın ağıdı tüm evren dinledi epey bir sustu ve o susmayı unutmadı hiç duymadığı o hançerli sesi sütleğenlere bulanmış davudiyi mezar taşlarından öncesini cennet; siyah yapraklar ve beyaz boşluklarla olsun bir sürü cahide içinde otları biçip yer açsınlar sana meşrutiyet gazetelerinde kusurlu bir vav olsa yaşam ne çıkar? varsın olsun |