İSTANBUL'DA
İstanbul
Takılıyor aklımın uçlarına Kaç aksi seda varsa Sahipsiz düşlerimi seçiyor Bir “sen” gülüşü İmza çakıyor surlarıma Sarı soluk benzim Sandık kokuyor Yanağının kıyısında Unutkan bir buse Sol avuç yazgısı İzi alnında yankılanan Etekleri zil çalan Bir evlek keder Büyüyor... En çok Martı gagasına yakışıyor Küçülen dalgalı düşünceler Böyle zamanlarda Kış gelse gelse Saçımın karasına düşer Varsın ölü doğsun Bundan sonraki ayrılıklar Varsın düşsün gözümden Aykırı bakışlar Ne olsa umrum değil Kim tutar hayalimin iplerini, Kim mani, görünmez şehirlerime... Sahte zamanlar uydurduğum Bir kol saati zamanda Sehere üç buçuk atan geceye Şiir mi? Hepsini derlesem toplasam Bir ben, bir sen, bir ayrılık... Bahsine mecbur olunan Tek bir hece... Ne suç isnadım var Sivas’ın görmediğim saklı köyüne Ne de lanetim, tren geçen yanına Arsız, huysuz, acemi yaşların Belalı gelecek zamanlarında Beyaz kopsun Bam tellerim... Velev ki kaybettimse oyunu Yenisi kurulsun adıma... Kâinat göz yumsun Ve unutulmasın Yarasaların kör uçuşu Parmak ucu bir bebek Bir gecede ismine doğsun Şafak atana dek Kocaman umutlar bulsun Yastığının altında. Giyinsin hayatı Al pullu yüzüne İstanbul uydurdum içimde Bir daha...Bir daha... Denizinin poyrazını çağırın Vurulsun yazıma Avazı çıktığı kadar… Şiir mi?... Şiir... İçimde bulup Öylece... Sessizce... Yoklukta ektiğim Boğaz’ımın sularına... ........ asran |
Herşey çok güzel de şarkı söyleyen kişi şiirin bütün ilhamını aldı götürdü benden.O sesin sadeliği yeterdi bence.