BİR ZAAFSA AŞK ÖLMEK NE GÜZEL...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın İklimi olmayan bir sır neşretti: aşkın ana kıtasında hüsranı yad eden sevdalı şairin de küfesinde istikrarlı hayaller ve uzandı kuşun kanadına ulurken kurtlar. Şehir çıkardı şapkasını ve içinden zıpladı kâhin tavşanlar. Rasathanesiydi yüreğin o sevdalı iklim… İklim benzeri bir taarruz içinde şadırvan saklı şairin de künyesinde yazan aşkın ibaresi ve şerh düştü melekler: aşka meyletmişti madem şair bir kere yetinmeli miydi sahi görmeyi unuttuğu rüyaları da sıralarken bir bir kaçan tavşanların arkasından sırra kadem basan mutluluk muydu illa ki tefe konulan? Zaruri bir düşü kundakladı yalan mevsim. Yalancı kuşlardan damlayan kan gibi Mevsim eridi şairin yüreğinde Şair eridi şekerin dibinde Şerh düştü acıyı şeker yerine. İndinde makberin yeller çağırdı adını ölü beyitlerin Bir ikbalse yürek İhtimaller dâhilinde mi sevmeliydi? Şiir nüksetti Arpacı kumrularına iş düştü Kanadı kırıktı şairin belki de Duyulmayan nidalarına sahip çıkan sadece Yaratan Ve kollamadı da arkasını öğretiler. Aşktı hatmedilen İhbar edilene kurşun yağdırdı bulutlar Ağlayan akasya ağaçlarına tünedi şiir Ve o devasa vaveyla… Sadece Sağır Sultana ulaştı içinden akıttığı zehir Elbet mimlenen güne hürmeten Tası tarağını toplayıp da çekip gitti mevsim. Şehre vedası zor olmuştu makûs talihin Aşkı ilhamla ve özlemle ören yüreğin de muradı: Gerçek olmuştu çünkü Sevginin mealiydi dokunduğu her satır Ünleyen aşka muhabbet sunan İmrendiği güne ağıtlar yakan Geceyi gün bilen Aşkı da özlemle hasretle küredi şair ve kalem. Yâd etti sonra dünü: Günü uğurladı yarın olmadan Aşkı recmetti insanlar İnsandan öteydi yürek En derinde yaşayan, yaşatan aşkın da na’şına Taşkın mizacıyla taş yağdıran zalim ve zulüm. Top tüfek donandı kimi zaman cihan Aşkı baltalayan haris gölgeler Ve şerh düştü zemine mimarı yüreğin: Aşktı madem künefe tadında yenmeye doyum olmayan Acıyı da banardı hani Dualarını eksik etmeden geceden firar ederdi hayaller Serildiği zeminde Metindi şair ve emin aşkından Mademki bir şahikanın kanadıydı konduğu Aşkın da latif esintisi beyitleri usul usul saran Nazenin bir tanrıça adeta Aşkla şerh düştüğü her dizeden yayılan O miski amberin coşkusu ve buğusu Devindi hayaller Zihniyetlerin taslağında Tasnifledi ömrü ve ölümü Yaşadığı kadar sevmekten yanaydı madem mizacı Yandı da yaşarken Aşkın haznesinde taşkın bir hazan Kanatları uçuşan yıllardan ana sarkan Bunca hezeyandı madem gönlü esir alan. Yakın durduğu Rabbine ve kabrine Azat edilmek ne ki? İtaat etmek yüreğine ve hidayete Darmaduman olmuş ömrün de kalan bakiyesi Şiir olmak aşkın zaten ta kendisi Mademki hikmetiydi kaderin Sevgiyle d/okunmak hayata Elemi de süpürürken karanlığın hicviyle Tutsak düşmüştü madem bu ziyafete Yaşamak ne ki aşkın esamesi okunmadığı sürece? Maviden düşler örmenin mevsimiydi şiir Açtığı yüreği emin ellerde ölmeye de dünden razı Şiir oldu açtı çiçekler Aşk oldu ç/ağladı şelaleler Bir zaafsa aşk ölmek ne güzel. Bir hünkârsa sevilen Azığa alınan gerçekler ve ömür ne ki Ve söz verdi şair Rabbine: Mademki son bir şans tanınmıştı şahsına: Sevmek ve yazmak için ne çok vardı neden. |
güzel bir çalışma
selam ve saygılar bıraktım...