İstanbul
Kelimeler yetersiz seni anlatmaya.
Sayfalarca anlatılsan da, Eşin benzerin yok bu dünyada. Sana aşık olan, dayanamaz ayrılığına. Yedi tepe üzerine kurmuşlar seni. Serin suların kıvrılır Boğaz’da masmavi. Bilmem, nereden başlayıp anlatsam seni. Her yerin ayrı bir güzel, büyüler herkesi. Birbirinden güzel iki evladın var. Biri Asya, diğeri Avrupa. Birbirlerine gönülden bağlıdırlar. Köprüler olmasa da ayrılmazlar asla. Yürürken o daracık sokaklarında, Geçmişin izleri belirir. Her tarafında bir tarih yatar. Seni ancak yaşayanlar anlar. Haliç’te Piyer Loti. Eşsiz manzara büyüler herkesi. Sonra içersin bir kır kahvesi. Anlayamazsın zaman nasıl geçti. Sırada Kapalıçarşı bekler seni. Sonra Sirkeci’de soluğu alırsın belki. Hemen yanı başında vapur iskelesi. Nereyi istersen gez, istediğin gibi. Vapurla yolculuk anlatılmaz bir haz. Adaların seyrine doyum olmaz. Nereye gidersen git, böyle Boğaz olmaz. İstanbul gibi bir yer, dünyada bulunmaz. Vapurla geçerken Beşiktaş’tan, Kız Kulesi bakar sana Üsküdar’dan. Gülerek selamlar seni karşıdan. Sarayburnu kıskanır sizi arkanızdan. Beyoğlu’ndan inerken aşağıya. Galata Kulesi hemen çıkar karşına. Büyüler seni bütün ihtişamıyla. Dili olsa kim bilir neler anlatır sana. Sanırsın yaşlı kule yorgundur. Sessiz, sakin yerinde oturur. Asırlardır hep ayakta durur. O aslında tarihe meydan okur. İstanbul’u anlatırken, Çamlıca’dan bahsetmemek olmaz. Bir kez tepeye çıkan, Boğaz’ın seyrine doyamaz. İstanbul, seni bir aşık gibi seviyorum. Nereye gitsem de senden kopamıyorum. Seninle üzüldüm, seninle güldüm. Çocukluğum, gençliğim, seninle geçti her günüm. Mustafa Kaynak Not: ’’İstanbul’’ şiirimden alıntı. |
**Çocukluğum, gençliğim, seninle geçti her günüm.
İstanbul'lu olarak keyifle okudum, kaleminizin izlerinde özlemiş olarak gezindim. Lanet salgını atlatıp tekrar gezmek kısmet olur şair...
Tebrikler...