BİZİM NESİL
Kağnılarla büyüyen son nesildik
Kuyruğunda teze teze büyüdük. Lastik pabuç ile yola düzüldük Çamurları eze eze büyüdük. Anam hazla yoğururdu hamuru Çokça yedik tarhanayı, bulguru Masal sürttü dedem verdi şuuru Tekerleme düze düze büyüdük. Kanımızın kaynadığı sıraydı Yalın ayak, dizlerimiz yaraydı Kuruş bile çok değerli paraydı Bakkallarda boza boza büyüdük. Cepte bilye, elde çatal sapanla Köstebeği yakaladık kapanla Salıncağı kurduk göğe urganla Bulutlarda geze geze büyüdük. Düştük telden arabanın ardına Bindik hayal denen atın sırtına Gâhi meltem olduk gâhi fırtına Sokaklarda toza toza büyüdük. O vakitler ortam böyle değildi Toprak suya su havaya kefildi İş bu akde insanlar da dâhildi Doğamızda göze göze büyüdük. Yarın için ne korku ne endişe Arkadaşla kement attık güneşe Dolup taştık oyunlarda pür neşe Su misali aza aza büyüdük. Meyveleri kopardık hep dalından Kaşıkladık kara kovan balından Güller açtı yanakların alından Yastıgeçte beze beze büyüdük Bilir mi ki şimdikiler gezeği? Ardı sıra toplanılan tezeği Yüzyılların Anadolu gerçeği Ocaklığa dize dize büyüdük. Yaka beyaz önlüğümüz simsiyah Andımızı okuduk biz her sabah Bayrağıma selamsız o kuşun ah! Yuvasını boza boza büyüdük. Toprak evde bir guzine sobası Duvarında titreyen gaz lambası İçimizde bir okuma çabası Cümle cümle, yazı yazı büyüdük. Toplamayı fasulyeyle belledik Daim iki dinleyip bir söyledik Cümleleri kalbimize beledik Manasını çöze çöze büyüdük. Selam çaka çaka koca çınara Besmeleyle ruha katık pınara Uçmak için diyarlardan diyara Kelebekçe koza koza büyüdük. Uzun uzun gökyüzüne bakarak Yıldızlarla birlik yere akarak Bazen kova, bazen hava yakarak Şiirlerde dize dize büyüdük Comer ile tanıdık biz dolmuşu Siyah beyaz TV geldi bir koşu Olduk onun müptelası, sarhoşu Evden eve dizi dizi büyüdük. Yalan dünya gerçek sahne alanı Bindik ama yok dizgini, palanı Akrep, çıyan derken bildik yılanı Tehlikeyi seze seze büyüdük. Camızların, koyunların sütünü Bakraçlarda kaymak tuttu üstünü Gecelerce kırdığımız tütünü Gündüzleri çize çize büyüdük. Ovalarda davamızı güderdik Tarlalarda akşamları ederdik Yorgunluktan ki atılır giderdik Hayatlarda sıza sıza büyüdük. Ya dernek ya Karahöyük pazarı Daraldıkça değiş ettik ambarı İleşbere dokundukça nazarı Yazgımızdan yoza yoza büyüdük. Şaka gibi buza kestik temmuzda Alevlendik ava çıktık ayazda Bahçedeki, bağlardaki havuzda Derelerde yüze yüze büyüdük. Sırtımızda çilelerin yeleği Mudulladık durduk kahpe feleği O yedirdi kavun diye keleği Ağzımızı büze büze büyüdük. Pontur, çorap yamalıydı, pak idi Paramız az lakin umut çok idi Güneş değil bizi yakan aşk idi Yâr ile göz süze süze büyüdük. Ekiciydik umudu bol, bol ektik Senelerce çile biçtik, gam çektik Sonbaharda dersimize geciktik Soğan göver kaza kaza büyüdük. Fark etmiyor köy, kasaba… velhasıl Hayat oldu bize gerçek bir okul Aldığımız her ibreti bu akıl Defterine yaza yaza büyüdük. 01.05.2020 Salih ERDEM **************************** Dost kalemlerden; **************************** Selvilerden kuru tohum gogofum, Uçurtmamız gaste, kuyruk lagotum, Kuşlâstiğin çatal dalı langırtım, Arılarla, koza- koza büyüdük. ....... Kadir Yeter **************************** Salıncaklar kurduk taze hevesle Bir somunu yedik bir domatesle Hasta olup yorgun bitkin nefesle Annemizi üze üze büyüdük....... Hicran Aydın Akçakaya *************************** Bir araya gelmeyince yakamız Su alınca malum hayat takamız Bozulunca düş indinde cakamız Yazgımıza kıza kıza büyüdük Ciğerimiz nefesten gam kapınca Sağa sinyal verip sola sapınca Alayını dert ortağı yapınca Yıldızları üze üze büyüdük... Celil ÇINKIR *************************** |