AVDAN’IN FERYADI
Yazık bu diyara, yazık toprağa
Kadrini bilmeyen beyine yazık! Kırılan dallara, kopan yaprağa Çaresiz şehrine, köyüne yazık. Ormanlar acıyla keser kedere Bacalar aldırmaz çıkan zehire Havayla birlikte yağmurla yere Hayatın kaynağı suyuna yazık. Anlayın, dinleyin… gelmeyin gaza Bir bakın termikten kalan enkaza Mevcudun riskini indirin aza Denize, gölüne, çayına yazık. Hele bak etrafa savrulan küle Bak hele üstüne verince yele Zeytine, kekiğe, çiğdeme, güle… Şu yetim kuşların tüyüne yazık. Yediğin, içtiğin nereden gelir? Düşünen mantıklı cevabı bulur. Vicdanın tertemiz soluk mu alır? Desene, olmaz mı soyuna yazık? Kurduyla kuşuyla cennet bu giden Israrla çevreyi katletmek neden Yaşama hakkını ki ihlal eden İcazet verenin oyuna yazık. Ne termik santraller ne de nükleer Kim demiş olmazsa hâlimiz beter? Yurdumun rüzgârı, güneşi yeter Görmeyen gözlere, beyine yazık. Doğanın feryadı yükselen sesle Seslerim herkese en içten hisle Bugüne, yarına, gelecek nesle Kayıtsız kalanın boyuna yazık. 30.04.2020 Salih ERDEM |