Karanlık Odadokuz baş sığmamıştı ya göz göz gecekondular sığınmıştı o ahşap o yaralı pencereye hatta tarihi bir caminin minaresinden dünya sığmıştı... şimdi ölmediği gibi o zamanlar da ölmemişti babam ve o zamanlar olmadığı gibi şimdi de o pencerede hiç gecekondu olmamıştı sekiz ayaklı yer yatağım... en tutkulu oyuncağım en karanlık en izbe odasıydı kertenkelelerin ve en sevdiğim oyun arkadaşlarıydı daha çok köşe bucak kaçmaktan örselenmiş fotoroman kahramanları gece değdi mi akasya ağacımıza ortaya çıkarlardı bir bir off kaç kez kestiler yeminle ayağımı kaç kez kapattılar ağzımı ve ben kaç kez annemin en çok sevdiği çocuk saçmasıydım akıllı uslu okuması yazması olmayan... gizli gizli söküyordum küheylanları küheylanların gözlerini dağlara pencere açıyordum geceler boyu kasket dikiyordum eşkiyalara ve bir yandan da ezberlediğim sureleri öğretiyordum bütün karanlık odalara... ./.. dokuz baş sığmamıştı ya göz göz gecekondular sığmıştı o ahşap o yaralı pencereye aç değildi güvercinler, açıkta değildi kiremitler çünkü ne babam ölmüştü o zamanlar ne de bir gün annem ölecekti ./.. dün gece sana geliyordum bir akasya ağacı çıktı karşıma çıktım bir uçurum elini uzattı tuttum.... Reşide Sarıkavak |
dün gece
sana geliyordum
bir akasya ağacı çıktı karşıma
çıktım
bir uçurum elini uzattı
tuttum....
sevgili reşide.şiir anlayışındaki yenilikleri bana düşlerimi geri verin kitabınız dahil titizlikle izliyorum.bu izlencede gördüm ki mısralara sığdıramadığın bir anlatım gücüne ulaşmışssın.seni tebrik ediyorum.şiirini beğenerek okudum.Esen kal....