ÖLÜ ŞEHİR
Ninni...( uyu nefsim uyu )
Ak düşmüş saçlarına Kar yağmış sanki uçlarına Ömrünün tüm suçlarına Rahmet dileniyor gibisin Yazık her gününe yazık Hani nerede götüreceğin azık Yetmedi mi nefsinden yediğin kazık Uslanmaz arlanmaz çocuk gibisin Yalan tüm bu düzen yalan Çıkamaz asla bu batağa dalan Rab’bin huzuruna varacağın zaman Vereceğin hesapları unutmuş gibisin Her biten gün çalarken ömründen zamanı Hiç oyalanma doldur akarken ecir kova’nı Asıl bütün gücünle asıl, kaybetme yüce davanı Rûz-ı mahşeri, Hak’kı hukuku unutmuş gibisin Bir gün elbet açılır o perde Görürsün ana, baba, bacı, gardaş nerde Ağlarsın nedamet içinde düştüğün derde Kabir ahvâlini unutmuş gibisin Atın eğerlenmiş bekliyor yolda Sen eğlen coş her gün ayrı bir dalda Ağustos böceği gibi, aklın hep oyunda saz da Hiç mi hiç ölmeyecek gibisin ... tut nefesini dinle kulakları sağır edercesine yükselen insan gürültüsü sokakları nahoş bir koku sarmış şehrin üzerinde pus ruhlar kokuşmuş kötülük diz boyunu da aşmış ezanlar okunuyor dinle pus kalkıyor güneş gül yüzünü serpiyor şehrin üzerine üzerini örtüyor şehrin ana şefkati gibi masmavi gökyüzü ve güneş haydi namaza haydi kutuluşa kurtuluşa çağıran ezan sesi heyhat icabet eden yok uslanmaz mı hiç insan seccadeler yine bomboş şehir sus pus olmuş sokaklar ıssız caddeler sessiz bir kaos var güneşe rağmen şehir karanlık nefesini tut dinle sela okunuyor mahşeri bir kalabalık kara bulutlar ağlıyor şehrin üzerine yağdırıyor simsiyah gözyaşlarını çağrı büyük yerden ayak direme hiç mecburi tutuluyor ölüme icabet hayret ki ne hayret neden şaşırıyor ki insan edilmemiş gibi davet işte koptu kıyamet asude_ vuslat |