YANDI YÜREK DAĞLARIM
I.
Sisler bulvarında bir yetim hissiyat / asılı kaldı badem ağaçlarında / bulutları sağdı kirli nazarlarım masal çocukları göründü Kaf dağının ardından dörde bölündü gece yarısı uykularım / yarım kaldı hazan sarısı hatıralarım …….. âhlar düğümlendi boğazımın en tenha çıkağında / bir tinerci çocuğun kesik nefesinde vehimlere karıştı heyulalarım / yandı bir gece yarısı, yandı yakuttan saraylarım sular alevleri öperken… / en büyük çığlıktır suskunluklarım II. Elem deryasında yüzer taş gemiler / tuz buz olur camdan sularım bir annenin sesinde saklanır koca mazi / nerde benim kırık çıngıraklarım? sevgi iksiriyle pansuman edilir / kanayan yaralarım vesikalık fotoğraflarda donan tebessümler / anıların sıcağında çözülür üşür tan ağarırken kırağı çalan hatıralarım hasret yorganım iken, yastığım olur hüzün / anne diye haykırır, yanar yürek dağlarım kuytu karanlıklarda ben her gece ağlarım… III. Vakit demir atınca elem limanlarına / kuşatır asumanı yankısız çığlıklarım gönül pervazlarına konar ak güvercinler / zamanın sükûtunda uzar gider intizarım yankılanır bülbülün ferahfeza nağmesi annemin ak saçlarında kaybolur bakışlarım gönül secdegâhında beş vakit kıyama durur / ervahın minare gölgesine düşen hayali gözbebeklerim büyür huzurun aydınlığında / sarar çepeçevre ruhu dünün melâli taçlanır nazarlarımız gül endamıyla / çölde serap misali… IV. Gün doğar, sürüklenir zaman serazat, bir başına… / kırılır elbet hicran ağacının dalları müebbet uykusuzluklar sürmez sonsuza kadar / erir bir gün yüreğin kocaman buz dağları sarar yangın yerine dönmüş taze tenleri… / …bir annenin göğe kalkan asil kolları… yavru ceylanlar can çekişir gönül dağlarımda / kirletir çakallar duru suları yarınlar prangaya vurulur gün doğmadan… darağacına kaldırırlar taptaze umutları / zihnimiz allak bullak, düşler keşmekeş, yarım… Cevaplar, arar durur müstakbel soruları V. İrileşir bir annenin sofaya düşen titrek gölgeleri sesler yankılanır gecenin kapkaranlık beton duvarlarında / renkten renge girer mahcup suretler / taş kesilir anne demeyi unutan diller… bir yetim buse kondurur buz kesen dudaklarıyla / …bir annenin yere düşen balçıktan gölgesine …her baharın kışı, her yüreğin düşü vardır elbet düşler de yenik düşer senelerin kurşundan ağır siluetine servilerin üstünde kararır ak bulutlar bir akşam vakti / eleğimsağmanın peşine düşer öksüz yürekler …ve bir tümsekte sükût bulur her ne varsa, bozulur büyü / gökte asılı kalır onca dilekler… VI. Kör şafaklarda lime lime olmuş darağacına asılan duygularım / siyahla beyaz arasına sıkışmış renk coğrafyam / uzayan gecelerde masmavi düş yorganım yıldız yağmurunda payıma düşensin annem aç kurtlar sofrasında hissiyat salya sümük… / gönül ocağında pişensin annem hicran türkülerini dağıt kestane rengi gözlerinde kadim duaların kırsın zamanın azı dişlerini / saksıda karanfiller canlansın gün doğarken… VII. Sen ki ilkbahardın mevsimler içinde gül kokulu, güller içinde ayazlarda perçemlerin hâlâ buz tutar mı senin / bilirim ki en metanetlisiydin annelerin efkârdı gece yarısı dağınık düşünceler içinde savrulan / yürek dağlarıma yağan kar boran… minyatürlerden göz kırpan şehla bakışlı güzeldin sevda burçlarında serteser dalgalanan al sancak göklerinde hâlâ mağrur yıldızlar parlar mı evreninin?… VIII. Adın adımdır can evinde hücrelerime ezberlettiğim / açılan ellerime düşen rahmet damlalarısın Eyüp’te her yol ayrımında kılavuzum, temelimdeki harçsın kurumuş dudaklara can veren ab-ı hayattır çeşmen… / …zülfünün her teli karanlık bir ağıttır sularda can çekişen suretin köpüklerle yıkansın her gece / tarif tarife muhtaç sözlerin yangınında sen cansın, canansın, efgansın, sultansın anne… IX. Nasıl durulur gözbebeklerimdeki bulanık bakışların sen ki hercai menekşesin baharı müjdeleyen / annesiz an/nedir, kupkuru bir gölgedir bengisu diye içip kandığım geniş zamanlarda saklı düş kanaviçesi ne zaman son bulur gece yarısı ürpertilerim? kelimelerin kıskacından nasıl kurtulur hissiyatım? /…duaların gergefinde nakıştır gül cemalin gitmek midir kalmak mıdır daha zor? / denizleri bile yaktı yüreğimde senden arda kalan kor X. Ahlara gömdüğüm mukaddes gölge, / ölümsüzlüğün mumyasısın düş piramitlerinde / gönül sahrasında sükûtu öğüten sahrânişin ilk duam ve son âhımdın sen… şimdi çağlayanlar akıyor saçının her telinden kurumaya yüz tutuyor tomurcuk güllerim / ıstırap çiçekleri açıyor gülşenimde kaldırımlara bırakıyorum sana dair yalnızlığımı hıçkırıklar düğüm düğüm boğazımda duruyor / pişmanlıklar dolaşıyor yangın yeri tenimde maveraya elem taşırken sabır yüklü kervanlar / annemin nurdan gölgesi uzadıkça uzuyor kül olan evrenimde M.Nihat MALKOÇ |
OKU OKU BİTMEDİ
TAKTİR ETTİM SABRINIZI
KUTLARIM