MUHACERET_2Şiirin hikayesini görmek için tıklayın MUHACİRLER
"muhacir bozkurt" mahlasını tesadüfen kullandığımı zannetmeyin. Muhacir bir ailenin, tehcir hikâyeleriyle büyümüş bir ferdiyim. Ve bir şiirimde anlatmaya çalışmıştım. Bugüne kadar Suriyeli insanlar hakkında olumsuz bir şeyler söylediğimi hatırlamıyorum. Söyledim ise de belki, ânlık bir tepki olarak söylemiş olabilirim. Ama, kalıcı gerçekleri değiştirmeye hiç yeltenmedim. Zira, insan olan her şeyle karşılaşabilir. Karşılaştıkları ile mücadele edecek ya da uyumlu şekilde yaşayacak bir iradeyi ve dirayeti her zaman gösteremeyebilir. Bazen kendi iradesiyle, bazen içinde yaşadığı topluluğun iradesine uyarak hayatını sürdürebilir. Çünkİ: Aslolan, hayatı yaşamaktır. Bazen de sorumluluğunu taşıdığı canları yaşatabilmektir. Can, kıymetlidir. Son günlerde yeniden gündeme gelen ve bu kez de ülkemizden çıkışları üzerinde politika üretilen mülteci, muhacir, sürgün, kaçak, korkak... adına her ne derseniz deyin, vatanından kopmuş insanların içler acısı haliyle yüzleşiyoruz. Daha evvel bir şiir dinletisinde seslendirerek paylaştığım, ama tamamını vermediğim şiirimi bu kez tam metni ile paylaşıyorum. Ben, Balkan Muhaceretini konu almıştım. Ama, bugün Suriyeliler ile yeniden gündeme gelen tehcirde yaşananların konusu hiç değişmiş mi? Tarih boyu aynı acılar yaşanmadı mı? Benim altmışaltıncısını tamamlamaya çalıştığım yaşımla gördüğüm, şahit olduğum Afgan muhacirleri, Irak muhacirleri, İran muhacirleri, Suriye muhacirleri.... Hepsi aynı acının parçası değil mi? Vatanından kopmak... koparılmak... meçhule savrulmak... Bîçâre insanlar gayret kuşandı Yurdundan boşandı, yola döşendi Meçhule yürürken neler yaşandı Sorun da söylesin tehcir olanlar… Doğduğu topraklar geride kaldı Huzurun yerini ızdırap aldı Bin bir düşünceyle meçhule daldı Sorun da söylesin tehcir olanlar. Evlât ıyal nerde, nerede hane Geriye dönmeye çoktur bahane Dertleri azdıran daha daha ne Sorun da söylesin tehcir olanlar… Uzadıkça uzar bükümlü yollar Boşluğu kucaklar hasretli kollar Kaç kere kırıldı tuttuğu dallar Sorun da söylesin tehcir olanlar… Nihayet bu yolun bir sonu varsa Bulunur elbette bir evlik arsa Sırtından kazandı kimler, kaç parsa Sorun da söylesin tehcir olanlar… Aç mısın, tok musun diye soran yok Hakkındaki sözler zehirden bir ok Bilmeden varılan peşin hüküm çok Sorun da söylesin tehcir olanlar… Yollarda bıraktı birçok hastayı Eliyle defnetti çırak, ustayı Erbabı olmayan böldü pastayı Sorun da söylesin tehcir olanlar… Nerde bir istasyon görse gözleri Umutla hızlandı yorgun dizleri Sükût-u hayalle dönen izleri Sorun da söylesin tehcir olanlar… Bir teba huzurdan nasıl bıkarmış? Akıl zıvanadan nasıl çıkarmış? Bozkurt’u çakallar nasıl yıkarmış? Sorun da söylesin tehcir olanlar… Kimlerdi ihanet ocağı yakan? Kimlerdi hırs ile körüğü çeken? Kimlerdi sinsice kenardan bakan? Sorun da söylesin tehcir olanlar… Yaşamak dert oldu, ölümden yaman Müslüman Rabb’inden diledi aman Ah bir dili olsa, konuşsa zaman Sorun da söylesin tehcir olanlar… Bir daha yaşamak istemez kimse Ah-u zar taşımak istemez kimse Yarayı kaşımak istemez kimse Sorun da söylesin tehcir olanlar… Bir umut var ise dağın ardında Muhacir umduğun bulma derdinde Bin bir hikâye var her bir ferdinde Sorun da söylesin tehcir olanlar… -muhacir bozkurt- Mustafa KÜTÜKCÜ 21.12.2018 – DENİZLİ. |
Yüreğine emeğine sağlık
_______________________________________Selamlar