Sokağın Çocukları Ve Kar Üşüdü
Kalk…/ uyan oğlum
Saatler acıyı çalıyor; çığ gibi tepemize çöken soğuk bir gürültüyle Aynaya bakma -baksan kendini mi göreceksin sanki?- Yüzünü yıkama -elin yüzün buz kesmesin durup dururken - Bırak, bütün kiri ve pasıyla darmadağınık kalsın saçların Kahvaltıyı boş ver; Ekmeği, peyniri, yumurtayı, zeytini falan unut Halis tereyağını, balı, kaymağı Ve dumanı tepesinde tüten iki şekerli çayı… Aç biilaç kendini sokağa at Sabahın ayazına…/ yağmura…/ taş gibi tepene düşen kara aldırma Ayaklarının yalınayak olduğuna Ve ellerinin üşüdüğüne de… Utanma -nasıl olsa bi gören çıkmaz seni- Sokağın insafına bırak kendini; Öyle çıplak Parkta yaprakları dökülen ağaçlar gibi çırılçıplak Ve gün -her gün olduğu gibi- Bir nefeste de üfleyip de söndürdüğünde bütün ışıklarını Karanlığın insafına bırak kendini; Bir sokaktan diğer bir sokağa kaldırıp vursun seni Gece olunca Ve tende küçük…/ kalpte boyundan büyük bir yara; Altına kuru bir ……… (reklama girmesin şimdi) buzdolabı kartonu Üstüne kirli ve az karlı bir gökyüzü çek Hayatın akışına Gecenin tende buz gibi dolaşan şehvetine bırak kendini Kendine sarılmaya…/ üşümemeye gayret et Dokuz ay ana karnında ustalaştığın gibi Dizlerini iyice bi karnına çek… Gecenin bi yarısı Saatler acıyı çalıyor; çığ gibi tepemize çöken soğuk bir gürültüyle Gecenin ağzında buz gibi sarkan aşk kesiği bir yara Havada kar kokusu/ gecede ayaz Kar üşüdü…/ kar üşüdü… Yat, uyu oğlum Yat, uyu… Gecenin ayazında yanıp sönen bir kibrit çöpü kadar kısa Ve bir nefes anı kadar sıcak olan sabaha varmak için… Yat, uyu oğlum Yat, uyu… Sabaha varmak; Uykusuz düşen düşlerle değil Etini köpek gibi ısıran kara ve rüzgarlara sarınıp Soğuk ve ölümcül bir uykuya teslim olmakla mümkün… Şubat 2020 |