Oğul...
OĞUL;
Bilirmisin ? Kışı çok serttir bizim oraların, acımasız ve şevkatsız Tıpkı yaşadığım hayata benzer, Duvarları taştan, harcı çamurdan, Çatısı söğüt dalı üzerine boyumca topraktan Aktiftir fayları, altında kalan düşlere mezar evleri var… Güneş tüm acımasızlığında doğar, Kor ateş, yürekte yağ damlar… Geceleri, sessizdir, ölümlere gülümser. Kış, dondurarak geçer, yılandır yoksulluk, Alınlara kazınmış yazgıdır. Beter… Biliyor musun oğul ? Elektriği yoktu çocukluğumda köyümün. Gaz lambasından yükselen is’te ısıttım umutlarımı. Karanlık geceleri, loş ve kahır kusar yüreklere. Göremediğim/ göremeyeceğim yarınlar gibi oğul… Hasret doğradım, çamurunda yoğrulduğum yollarına. Özlemlerimi mey havası türkülerine yükledim, Kulaklarımda çınlayan sesinde titredi yüreğim, Sürgün zamanıydı, göçebe düşlerimde …? Tanımsız kalan ? Oğul, Belki de Kaçamadığım, yüzyılların yazgısıydı, Alnıma kazınmış olan ? Ruhların tutuştuğu sonsuzluktu… Yalnızlık, Yoksulluk, Hasret , kahır ve özlem-di…. Gözlerime dolan ! Sürgün yedim sonrasında, gönülden-gönül’e Bir ben kaldım “ben”sizliğinde acımasız hayatın… oğul… Bin-bir çile, bin-bir kahır yüklü geçer oldu günlerim, Firari sevdalar sakladım, yüreğimin en kuytu köşesinde, El değip kirlenmesin diye Bir yandan gurbetti acı, bir yandan sıla hasreti oğul… Çobanı oldum, oğul… Sonsuza sakladığım hayallerimin, Sol yanımdan kurtlar-çakallar, Sağ yanımdan haydutlar-haramiler Dadandılar düşlerime, “seher sabah uykularıma,” Her bir yanım param-parça, kahır talanında… Kurtaramadım, körpe umutlarımı, koç sevdalarımı… bir tek umudum ? avuçlarıma sakladığım ,sen kaldın oğul… Geldi, sonsuzluğa göç zamanı,… Yobaza !!? Dilbaz’a !!? Bir de riya dünya’ya sakın aldanma oğul. Bir tek umudum, “yarınların ve sen” olsun şimdi artık, Bana, Kırık ve ayaksız bir sal kalsın gözlerimde, Umutlarım, Sevdalarım, Özlem ve düşlerimden başka mirasım olmayacak, affet oğul !!! Yarınların aydınlık,barış ve kardeşlik umudun olsun… Oğul….. |