AŞK OLSUNMasmavi gökyüzü, ve bir bebek tazeliğinde gülüşler, ıslak Anlamsız bir bakışa asılı kalırım, Kim bilir ne acılar yüklü, ne fırtınalara gebe. Ne hasretlere doğranmış yürek, Param parça kuytusunda düş, ama narin… Dokunasım gelmez, korkarım, üzerine ne gidişler yüklü… Zaman acımasız, hayat kahpe faklarda gizli, Uzanan eli değil, yüreğinden paralar çığ düşmüş bedeni… Bir boşluk belirir yarınlarında,mekik dokuyup gelir maziler. Tenden süzülür hasret, sel olur ahlar, alır götürür beni benden, Kısırlaştırılmış duygularda boğulur sabahlar, Şimşek , tenden iner toprağa, Sessiz ve ürkütücüdür karanlık, yılandır yoksulluk memleketimde, Kim bilir kaç şiddetinde sarsılmış umutlar, yıkık viranedir hayatlar… Kaç kamçı sallandı kim bilir hain ellerinden kaderin, Küstür, yarından umutsuz , üzerime -üzerime gelir ağlayan kimsesizlikler. Kırgındır gönül sırtından vurulduğu dostluklara, Toprak kokar hasret, filiz verir fitne tohumları, sahtedir gülüşler, Sürgün yemiş en derininden, sevimsiz aşklar kol gezer riya dünyanın, Anlayamazsın ki ağlayan geceyi,duyamazsın vuslat sevdayı, Açlık, Sefalet, Yalnızlık, Yoksulluk, Beş metrekarelik tek gözlü bir odadır hayat. Suya ekmek banmaktır umut, Sevgiye can, umuda yürek doğramaktır benlik, Her santiminde ölüp-ölüp dirilmektir sıla, Bedenden pul-pul dökülen özlemdir gurbet, Anlayabilecekmisin nasırlı sevdayı, Tutabilecekmisin köhne yalnızlıktan sızan ışığı, Ben tutamadım, Tutabilene aşk olsun Eyüp sabrında taş, çatladı en sert göbeğinden, Taşa sevda ekmek, kızıl güneşe can doğramaktır adam olmak, Serseri bir düş, yüreğinden vurulmaktır dost, Kısacası gök kuşağında olmayan tanımsız bir renktir gün, Çözemedim, çözebilene aşk olsun Tanrıların da unuttukları kuytularda doğmaktır hayat, Kan bombalarıyla kızıl sabaha uyanmak, Barut kokusuna yön tutmak, Faili meçhule can adamak, Yoksulluklara selam durmaktır gözlerdeki tanımsız yaş… Hey dostum hey, Lüks malikanelerde gamsız, desteksiz atmalara benzemez ölüm, Elit dediğin şehrin varoş yüreğine can doğramaktır…… can… Bir eli yağda bir eli balda yaşama göz kırpmak değil, Yarına kavuşma hasreti, karanlığa gülümseme özlemidir gün, Değerin pul olduğu kokuşmuş dünyana benzemez sevda, İşte, Vurulurum bir-bir düşlerimden kahpe serseriliğinde yaşamın, Uryan geldim, uryan giderim, toprak kokar bedenim, Senden değilim elbette, olmadım da, olamayacağımı da anladım nihayetinde. İnsanım, özümden öte olmaz değerim, geldiğim gibi göçerim insafsız yüreklerden, Bozkır yüreğin kardeleni, buzula isyanım, Uçurumunda paralanmaktır “ben” hayatın, Gözlerime çekilen katran karası dört mevsim, Sırtımda paralanmış kamçıları tutamadım, sayamadım, Tutabilene aşk olsun, Kimin eli kimin cebinde, yüreği kimin dilinde, yaşam serseriliğinde nasıl olur da asılır insan? kefesi bozuk terazi, adaleti sakata uğramış inançların… nasıl bir dünya, peşkeş çekilmiş yaşam, yalanlar gerçek, gerçekler nasıl da yalan ? ben çözemedim… çözebilene aşk olsun … cebinde taşıdığın pul değerindesin yaşam aymazlığında, kötüye kucak açmış riya, hayaller serseriliğinde dünyanın, haylaz. Umutlar talan, düşler zemheri, Bebek beşiğinde vurulur umarsızca, talan gülüşler, Beyaz güvercin kanadından değil, vurulmuş yüreğinden, Kargalar artık kainata hakim, Kalleş namlu can kusuyor tenden gayri. İnsanı canımdan, Hayatı , gözlerimden öte sevdim, Fitne tohumları ekilmeden nadas yüreklere. Kazıyamadım ölü hücreleri beyinlerden, Kazıyabilene aşk olsun … Dünü bu günden, bu günü yarından, İnsanı hayvandan, hayvanı insandan, Aşkı sevdadan, sevdayı serden, Sevinci gamdan, gamı acıdan, Dostu düşmandan, düşmanı dosttan, Seçemedim…. Seçebilene aşk olsun… Aşk olsun … |
Temaya gelince,gerçekten çok güzel bir anlatım ile,konu ilmek ilmek işlenmiş...Bu dünyanın,neye,nasıl ve kime hizmet ettiğinin çerçevesi içinde..Keşmekeş bir yaşamı,ayrıntılı bir şekilde,duygu ve yorumunuz ile göze sermişsiniz..Zaten de,bilinmemez ve çözümsüzlük,teşhisi tam koymamak adına değil midir,bundan kaynaklanmaz mı başıboş bir süregelim?
Yürekten kutlarım,bu anlamlı ve özgün,bir o kadar da emek dolu çalışmanızı...Saygılarımla...