SIRAT KOŞUSU...Duâlar üşüdü, hayaller yorgun, Kış düştü ömrüme, buz tuttu ruhum. Gönül alçaklarda yedi de vurgun; Tevazu adına tuz yuttu ruhum. Soluk soluk geçti gündüz ve gecem, Mecâli götürdü yılların vâhı. Kalmadı kendimden başka bilmecem, Çözüldü cümlenin bende ervâhı. Zaman aynasında neleri gördüm, Örtüsüz çıktılar bir bir karşıma. Günaha setreyi elimle ördüm, Ne mallar döküldü benim çarşıma. Çarşı, pazar gezdim, hiç satamadım, Omuzumda kaldı dehrin vebâli. Derdimi kimseye anlatamadım, Çıkmadı karşıma bir Edebâli. Her gün dar yollardan Sırat’a koştum, Düşüncemde kaldı kendi bilmecem. Bana hız verenden önce ben coştum; Gündüze kavuştu içimde gecem. "Önce sen ver! " Dedi gönül ışığım, "Veren el, alandan hep hayırlıdır..." Kayboldu içimde sıkışıklığım, Böyle alış veriş daha kârlıdır. Ömrümde (umarım) hayra savruldum, Hep böyle gelişti gelip gidişim. Kış bastı, kar yağdı; artık yoruldum; Dersem de, sanmayın vedâ edişim... 09.02.2015 Fatih-İST. Enver Özçağlayan |