Gel hele gönülGönül gel seninle yola gidelim N’ola cahilliğin anma ha anma Dağı taşı gezip sohbet edelim Her gördüğün güle kanma ha kanma Hakikât zannetme gece düşünü Rızasız ceylanın bırak peşini Bulan var mı söyle anka kuşunu Rast gelirim diye sanma ha sanma Yol üstünde bekler bülbül deresi Yüzme bilmez isen yoktur çâresi Nefes bir hikmettir ciğer pâresi Düştüysen yoluna dönme ha dönme Aşk miskin Mecnun’u savurdu çöle Ferhat’ta Aslı’da dağ geldi dile Kavurdu Kerem’i Emrah’ı bile Feleği görürsen sinme ha sinme İrşâd arar isen ara pirini Nasibin var ise bulur yerini Sinede bulursan aşkın terini Dergâh-ı izzetten inme ha inme Gâhî meşk yolunda kervan sürelim Gâhî derviş olup sırra erelim Şükür bahçesinde mola verelim Bu yolundan şaşmış denme ha denme Derdi bilmeyenler güler derdine Kula minnet edip düşme ardına Bir gün varacağız Hakk’ın yurduna Dünya için orda yanma ha yanma Kul Makberî derki eyvahın ahın Seni senden eder belki felâhın Sadık isen dener cemâli mâhın Firkât ateşinden sönme ha sönme _________Makberî |