ey, dünya!
kanayan yerlerime iyice bakın
kötücül bir sığınaktayım boynum papatyadan ince nehirler beni serinletemez açlığımı gideremez gök sorularla yıprattım ben gençliğimi yanıtsız sorularla gittim durdum tekinsiz bölgelere saçlarımı hangi vakit taramaya davransam her yanından çatlamış aynalara düştü yolum neyim var, neyim yoksa, yangınlardan edinmişim bu sebepten adım kötüye çıkmış egemen mahfillerde fazlasıyla üşüten bir yalnızlık benimki fazlasıyla süründüren ey! vicdansız, sefil dünya bana daha ne kadar saldıracaksın betonarme dilinle |