DİL YARASIDIR
Bilemezsin asla, gizli derdimi
Beni hep ağlatan, dil yarasıdır Bülbül terk eylemiş, güzel yurdumu Onu da ağlatan, gül yarasıdır Sustu bak ötmüyor, bu gönül kuşu Mutluluk herkesin, hayali düşü Kanattı yeniden, sineyi, döşü Hançer değil ey yâr, el yarasıdır Vuslatı görmeden, göçtü niceler Aşka yenik düştü, kral, eceler Uykusuz geçti bak, çoğu geceler Gözlerimden inen, sel yarasıdır Diyorum ki gülüm, kulak ver sese Kapılma sakın ha, sen de yeise Suçlu gösterdiler, beni herkese Kötü söz söyleyen, kul yarasıdır Bulunmazmış aşka, bazen çareler Aşkı için insan, giyer kareler Yüzümdeki bunca, yanık bereler Sürgüne gittiğim, çöl yarasıdır Gelen fırsatları, tepti dediler Toplumdan herkesten, koptu dediler Yapmadığım halde, yaptı dediler Tüm bu söylenenler, zül yarasıdır Çekilmiş kenara, gönül dinliyor Dut dalından amma, seni anlıyor Mızrap dokundukça, nasıl inliyor Lüzumsuz sazında, tel yarasıdır Sadık DAĞDEVİREN Aşık LÜZUMSUZ ETEK YAZILARI VUSLAT: Kavuşma ECE: Kraliçe YEİS: umutsuzluktan doğan karamsarlık, umutsuzluk, üzüntü. ZÜL: 1-ayıplanacak şey, utanç verici, küçültücü davranış. 2.düşkünlük, alçalma, küçülme. MIZRAP: Saz çalmaya yarayan, çalgıç, tezene |
Emeğinize, yüreğinize sağlık...