SON YOLCULUK...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Yorgun bir sözcüğün entarisi karanlık Belki de sehven yenik düştüğüm Aralık’ın uzantısı Bir sema gösterisi yalnızlığın adeta: Şerh düştüğü o kehanet zinciri Ardışık yüreklerin de tapusunu mühürlediğim Sefalet güdümlü zemheri. Tansiyonu yüksek bu gün göğün Gerçi kaç öğün atladığımı bilmediğim bir hüzün: Lakin serili olduğum sözlükte Kutup yıldızından alacaklı bir tebessüm Saklı miadı dolmuş düşlerimde Çatlayan sesinde evrenin Uçuşan kuşların gövde gösterisi Ve işte yenik düştüler yağan rahmete. Ellerimde kırıntı Hani olur da nasiplenir kuşlar Vakti geçen bir ömrün son hazanı mıydı? Mevsimin ç/ağrısı? Aksarken zeminde Elyaf üzünçlerle dolu şavkı rahmetin Geceyi söndüren latif bir esintiden Kaçıp kurtulan bir yaprak gibi Dalına özlemi es geçti doğa Aşkın tümlediği bir heyecanla Yoldan çıkan renkler düştü nihayetinde O devasa çukura Nasıl ki yeltendi mavi tepesine çıkmaya İçinde saklı tuttuğu yeis kadar da hâkimdi Bitimsiz hüznüne sevdalı yüreğin de Kozasında taşkın bir ırmak Hürmet etti bilinmezin kaderine. Gönül kuşundan arda kalan üç beş tüy Kalıcı esintide asılı bir yafta Demlendikçe mevsim Çatısı uçtu aşkın ve evrenin: Hurafeler sızdı teninden bulutun Yancı bir düşün tefsiri ile Bulamaca saplandı nefsi beşerin Gözlerinde sağanak Yüreğinde olsa olsa bir aralık Geçişi mümkün olmayan sevincin ve güneşin Akıbetine dolandı ayakları kuşun: Yavruladığı kadar sefil olmasa da hüzün Büyümeye kanat açtı acılar… Şeklini unutan bir rüya Gerçeklerden kaçan her misafir düş Karıncalanırken aklın da basireti bağlandı Bir gece vakit Gözlerimde çakan şimşekle sözlendi bulutlar Ve içre yolculuk başladı. Faturası kime kesildiyse dünün Yarından firar etti zemheri fırtınaları Şekli şemaili kısık bir gözün de nazarına geldi ansızın. Tabuları yıkan martılar Sevdalı kumru ve ellerinden kayıp giden her renge Duacıydı varlığı evrenin: Ket vurandı madem matem Sehven yok sayıldı koca âlem. Başladıkça rahmetin doldurduğu her çukur taşmaya Akın akın geldiler aşkın çağrısıyla Sevdalı bir buse kondu alnına gecenin Kehanet erbabı baykuş dahi ürktü gölgesinden Sahibine ulaşmayı bekleyen her canlı Sadece uzandı rahmete Sabrını katık edip de düşlerine Şükrünü ikram etti hece hece. Latif rüzgâr dönerken kasırgaya Sancılı mevsim ölürken, yeni bir mevsime Gebe, şahika bile sözlendi acıyla Kuş uçmaz kervan geçmez âlemin Alametifarikası her renkten hücuma geçti Aşkın efendisi yoldaş bir imge çatladı ortasından Mehtabın hükmü sonlandı Yıldızsız geceye acılar eklendi Bir vahametin çağrısı Serzenişin kutbunda yarıldı ortasından koca cihan Aşkı katık eden özlemine her ölümlü Kıvançla yürüdü Hak yolunda. Turuncuya çalan şafağın rengini Azığa alıp da geçmişin rehavetini Sonlandı masal Geçit vermeyen kötülüğe Sadece martavaldı yoldan çıkana el uzatan Hakkın ödenmeyecek gölgesine rest çeken İklimle sırdaş bir efsunlu yolculuk Geceden çalıntı bir ihlası konuk etti yüreğinde Evrenin en müzmin dervişi kıyama durdu Bir edimde saklı bir redif kadar kararlı Sökün etti huşu Sür- git coşku ile matemi sonlandı mazlumun Eklemlerinde acılar Son yolculuk ki huzura doğru. |
Sancılı mevsim ölürken, yeni bir mevsime'
ben bu kaleme hayranım- yorum bile yapamıyorum- gönülden kutlarım...