biçarem.../ destursuz yağan yağmur gibidir ayrılık yakar nemi, kavurur ıslaklığı… / tarifi, tasviri yoktur acının.. adı aşk olan kanatsız gök, yağmursuz bulut gibi deler geçer tenin toprağını ölümüne suskundur bazı pişmanlıklar… kal dese de gözleri, sancılanır, ağrılanır sevdasına boncuklanan lal teri yaşamak kadar ağır ölmek kadar hafif hissederiz bazen ve uyuşur tenimizde biriktirdiğimiz karıncalar gün/eşimizin beline dolandı mı gece körebeleşir tüm saklambaçlar denizine aş eren asi ama bir o kadar ılık bir nehir olur açlığımız / oysa ışığının lacivert gölgesinden ne de güzel yansırdı gözlerinin ormanı ağlamak kadar çok gibi gözükse de kirpiğin ucunda asılı kalmış bir şiir damlasıydı yaşamak önce göğümüzden, sonra uçurtmalarımızdan vurulduk örgüsüz kışa, gölgesiz yaza düğümlenen duvaksız şiir oldu sunağımız ah be biçarem, sevişmek değil de en çok sevmek yoruyor beni kadehler dolusu seni içmek, şişelerin dibine seni resmetmek değil de şimdi en çok ama en çok çırılçıplak sensizliğe ayılmak yoruyor beni… / ilhanaşıcıaralıkikibinondokuz |
Etkili güzel bir şiirdi
gönülden kutlarım
saygılarımla