Dağ Kırlangıcı
Gelincik Ömrümde Sevdim Seni
Bağımlısıydım aşkın Sonsuzdu kalabalık Yalnızlığım yabani, Dostluğum acemi... Çocukluğum daha emeklemek istiyordu. Uykusunda seni sayıklıyordu bir ses Flüt çalıyor, Masallar anlatıyordu Peter Pan. Çocuk kitaplarından Çocukluğun kitaplarına yapılan serüvenlere Tahta atlarla çıkıyordum. Tanrı Kurşun kalemle çizilmiş o sarı güneş Batmıyordu hiç Dağların ardında. Deniz ne olursa olsun maviydi. Evlerin bacalarından yaz kış duman tüterdi. Hayatı bir resme çivilemişti tanrı. Sen Bir başka sarıda bir başka dumanda Başka gözlerin ellerine doğmuştun Tanrının başka resimlerinde, Rengi kara değildi gözlerinin... Kimdi sanki O şiir-masalda doğan? Şair çığlık atıyordu her şeye rağmen “öyle güzel ki ölürüm artık, beyaz uykusuz, uzakta” diyordu Süreya Kars’ta Gül Cemali beyaz bir yıldız şimdi, bir yıldız kadar ölü, Gökevi kadar kusursuz bir büyüyü ilikliyor kırlangıç kanatlarına… şimdi işte o kadar uzakta… Ben ki bir yaz çiçeği Dağ kırlangıcı... O yüzden hayaldi aşk... O yüzden aşıktım aşka. Kısa sürsün ömrüm diye yalvardığımda Tanrı gelincik koymuştu adımı... İşte o yüzden sadece yazları dans ederdim kırlarda. Ve şimdi daha henüz yeni geçti Dünde asılı kaldı nefesim,sesim ve kırmızı beyazda k/aldı. Uyku senli bir deniz , sonlu bir deniz Ölümse g/öz/ünü bile kırpmıyor halâ! 2 Nisan 2010-21 temmuz 2013 |
onu sevdiren şeye bağlılık.Sevgiliye bağlılıkların tükettiği sevgiyi Aşk'a olan bağlılıklar yeniden yeniden zerk ediyor hayatın kuruyan yerlerine.Şiir de bu durumun alenen çekilmiş resmi var. Şiir güzel ama emin olun Okuru olmak kadar değildir. Her okura güzellik ekeceğinden emin olduğum mısraların sizde de mutluluklara vesile olmasını diliyorum. Hayırlı sabahlar.