Sır
tam şu anda
adımlar atıyor koridor bin yıllık hırsla zor bela dönüyor dünya başımla bir bir ürkektir bir cesur -duydum bütün ölümsüz şiirler çocukların yakasına iliklenir yaşamak görmüyor burnunun ucunu bu aralar çok oluyor bakmadan geçip gittiği isli aynalar çok tam şuramda tütüyor oysa adı yasemenli çiçek kayboluyor bazı günler evlerin derinliği bazen de çoğalıyor avlusunda sesler boyutlar kendinden geçti geçecek başka ellere nedensizce uzan ama eller ağlamasın sakın çarpsın kalbinin kavislerine bir cümle -sevecek şaşırsın kalsın karabasanlı ünlem! gölgeler geçmişin izlerini yutarken alışsın gecenin şarkısına tan ve üzerine titreyen şehirler tam şu an güz uçar yası kalır sanma yasın bile sonundasın der aklını çalıp duran sessiz notalar yine gün sıcağında kurur yüzün kendini unutup kalemler yeni şeyler yazacak çünkü hep ovalara dökülürken zamansız güzellemeler aslına bakarsan turuncu bir renktir renklerin içinde çatılara sarılması yağmurla bir senin sonsuzluğun dün gelir payına belki alkış alkış sayısız ivmelerden kaçarak ya da saçına bir tutam kış -düştü düşecek turkuaz türküleri kardeş bellemiş kuşlar da yok şimdi annem de hayret anlasana bu saatten sonra üzerine özlemek sinmiş eşyalar kalır geride bir tek yok artık kendi çamurunu yoğuran kadın erkek oğlun kızın sır vereyim sana istersen sor ağız kalabalığında dolanan bu zor senin yalnızlığın . Kasım 2019 |