ŞAKAYIKLAR ŞAKISIN
Gecenin duldasında sipere yattım
Kalemin namlusuna yüreğimin şarjörüyle mürekkep mermisini sürüp Ellerimin emniyetini indirdim Şiiri şakağından vurabilmek için İlham perilerinin hayallerle ateş dansını bekliyorum Yıldızlar yeryüzüne kur yapıp Deniz mehtapla sevişirken Herkes aşk avına çıkar Biz kelime avına... Hayal gücün kadar şair Empati yapabildiğin kadar insan Engebeleri aşabildiğin kadar özgürsündür... 9 ay karnında misafir ettikten sonra usanıp iki avazda beni rahminden kovdu güya Oysa sürgüne saldığı dünya da buram buram ANA kokuyordu rüya... Bazı anılar vardır Her salisesi her zerrenizde binlerce iz bırakan Ve öyle hırçın eser ki rüzgarı Yüreğinizin kuytularında dere tepe düz bırakan.... An olur Gönlün küserken genzin yanar Elin yazarken yüreğin kanar Sol yanına paraşütle ince sızılar iner Ve yaşama sevincinin feri bir an da söner Göğüs kafesine binlerce Baykuş tünerken Göz kapaklarının biri mağripe Diğeri maşrike demir alır Kavuşmak haram olur kirpiklerine Muson yağmurları mihman olan gözlerinin güvertesinde Güneşin kır atını üzengileyip Ufuktan çıkıp sana doğru Dörtnala gelmesini beklersin... Bu gün hep seni sayıkladım Hem seni sayıkladım Hem de köpük köpük dalgalanarak Etrafımdaki balçıklaşmış Tüm yosunları ayıkladım berrak sularımdan Pir-ü pak oldu saçım başım Pırıl pırıl gülümsüyor kumsalım Elvan türlü deniz kabukları Kulaç kulaç kucakladı kıyılarımı Artık süsleyebilirsin mavi hayâllerimi... Ah be esmer gözlüm Sesin, sedan sürgüne seyyah olmuş Suretini safran sarısı hazan bürümüş Tut mu yedi şeyda dillerin Burcu, burcu aşk kokan ellerin de İğde dikenleri çiçek mi açtı Ürkek kaldırımlar üzmesin kudnu kaftanlı kalbini şirin sözlüm Hadi tut yüreğimin elinden Şakayıklar şakısın gönlümüzün bam telinde... 《Nafize》 |