SUSKUNLUK
Ne zaman bir ayrılık türküleri dinlesem,
Gönlüm efkâra düşüp ağlayan bir sabidir. Ne zaman ayrılığa isyan edip inlesem, Ruhum yağmur görmemiş kurak toprak gibidir. Damladıkça damlalar yanık bağrıma bir bir! Hem boğaz düğümlenir, hem yüreğim ürperir! Yazdığım her şiirde imgeler aşkı saklar, Yarin ruhu gezeler bütün hecelerimde; Aşk yangını yüreğin emrindeki dudaklar, Türküsünü fısıldar yalnız gecelerimde. Aşk ile yanan kalbi avutmak mümkün müdür? Gönlün sakladığını unutmak mümkün müdür? Bir çığlık atıversem, yıkılsa bütün dağım; Bu çığlık, o yangını ikiye katlayacak. İçimdeki acıyı salıverse dudağım; Derin bir oh çekerek ruhum rahatlayacak. Gidenler hiç geriye dönmüyor her nedense; Umursamam, terk eden ruh değil de bedense! Suskun bir yanardağın özünde ateş vardır; Yüreği yansa bile kimseye küsmemiştir. Her karanlık gecenin sonunda güneş vardır; Coşari’de dil susmuş, yüreği susmamıştır. Bu suskunluk hasrete, ayrılığa kaygıdan! Bu suskunluk hem aşka, hem aşkına saygıdan! İbrahim COŞAR |