YILLANDIKÇA YAŞLANAN RUHLAR
Yıllar ve yıllandıkça yaşlanan ruhlar
Hepsini biriktirdim şu gözü şapaklarına inmiş kipriklerimde Ağırlaştım Boğazım bir tutsağa dönüştü Konuşamadım Ellerime bir kelepçe vuruldu sanki Yerinden kıpırdatamadım Çoktan uykusuz bedenim Uzun uykuya gitmek istemez Zorlansada nöbet tutar bu fani dünya da Kançanağından demlice Bu gereksiz koşturmanın En arkasında! Bir boşlukta satırlarada anlatırım Kıtalar koşturup beni unutmazsa Rüyalarımdaki tabirin yıllandıkça çıktığını Yıllandıkça yaşlanan ruhları Ne zaman kaldırım sesine ayağım takılsa Canım ayaklarıma iner Şükrederim Arkamdan el sallayan biri olmasada Tüm hırsızların saklandığı bu gece insanın kalbindekiler dökülüyor sokağa Ruhlarımız buluşuyor belkide kuytu köşede Bedenlerimize bakarken içleri acıya acıya Sonbaharda bitiyor şimdi Yağmurlar sarılar kahvelerde soluyor Kış geldi kış Zemheri yalnızlık geldi Özlem ayı geldi Kırağı tutmuş gönlüme bir çift ayak izi geldi O da kendimdi Bir dolunayım kaldı onunda baktığı Başka bişeyim kalmadı benim Hiç bir sabaha mutlu uyanamıyorum Öyleyse ben hiç uyanmıyorum Bazen öyle geceler geliyorki Ben geceye karanlık örtüp uyutuyorum sanki Zoruma gidiyor yaşım Yaşlandıkça yaşarttığım ağıtlarım Hayatımda zerre kadar olmayan insanlar için Belkide bir daha o tabaktaki son kaşık Arkamdan gelmez Gelemez Ben büyümüş olacağım. |