Ölüm Sorusu
Nasıl olur nasıl...
Biri bana hangimizin rüyada olmadığını söylesin... Hangi gerçek, hangi nefes, hangi beden... Ruh nedir, neresinden çıkar bir insanın? Nasıl olur nasıl... Biri bana gülüşün, ağlayışın Birden nasıl yittiğini anlatsın... Neye yaşamak diyorduk sahi biz... Radyodan tuttuğumuz türkü yarıda Yemeğimiz ocakta Sekiz köşe kasketi kucakta Bir evi ev yapan direğin çatırdayarak devrilişi kulağımızda... Nasıl olur nasıl... Biri bana ölümün hesapsız gelişine Yanmayan yürek göstersin Yanan yüreğiyle yaşamaya çalışmayan ya da... Bütün tesellilerinize de eyvallah Lakin sağalmayan başım için temennileriniz geçmemiştir... Yutkunsam da geçmemiştir düğüm... Siz yaşa yaşlıya takılın... Ben kendimi teyellediğim yerden çözüldüm Ey Allahım ölür gibi gömüldüm.. Ruhuma da ver selamet.. |
Geçer gün, olmaz asır
Ayaklar tutar nasır
Ölüm haktır velhasıl
Ruh çıkar bedeninden
Neredendir önemi yok
Sarılacağın bir kefen
Bunları düşünme çok
Anlatamam gülüşü
Sevmeyi koklamayı
Yaşarsın ve anlarsın
Her şeyi anlamayı
Anlatırım gidişi
Ölüm ile ölürsün
Maharetin varsa sen
Ölmeden de görürsün
Giden bedenimizdir
Kalansa ektiğimiz
Dünya bir tarla bize
Vaktiyle biçtiğimiz
Bir ağacın altında
Verdiğimiz bir mola
Bir soluk aldığımız
Dünya 'küçük bir oda'
Seni teselli etmez
Elbette söylenenler
Değiştiremez seni
Ağlayanlar, gülenler
Ayrılacaktır elbet
Sevenler, sevilenler
Ağlatacaktır elbet
Toprağa gömülenler
Giden candır azizim
Kınından kılıç gibi
Çıkacak bedeninden
Kesmek için kaderini
Sende anlayacaksın
Elbette tadacaksın
Ölmek ne büyük nimet
Bir gün anlayacaksın.