VicdansızŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Çeşitli yöntemlerle 70 milyon Kızılderili öldürüldü.
Avlayıp beslendikleri bizonlar öldürülüp aç bırakıldılar. Kelle başı 5-6 dolara kelle avcılığı yaptılar. Bulaşıcı hastalıklar yayıldı. Barış adı altında bulaşıcı hastalık bulaştırılmış battaniyeler dağıtılarak çoluk, çocuk, yaşlı, genç milyonlarcası toplu olarak katledildi.. toprakları ellerinden alındı, kamplara hapsedilip dış etkilere karşı korumasız bırakılıp katledildiler.. Kalanlar Kanada’ya sürüldü. ** Kafa derisi yüzme adeti Kızılderililere ait değildir. Aksine Beyazların yaptığı bir şeydir. “Ben bir Kızılderili öldürdüm” diye övünmek için.. ** ONLAR MEDENİ. BİZLER BARBARIZ.. ESAS KATLİAMI KİM YAPMIŞ DÜNYA BUNU GÖRMEZ.. HEP DÜNYAYA MEDENİYET GETİRMİŞLERDİR !! HALEN DE GETİRİYORLAR.. SURİYE’YE 35.000 TIR DOLUSU MEDENİYET. IRAK, AFGANİSTAN, VİETNAM, LİBYA SAY SAY BİTMEZ. ***** Tatanka Lyotake – Oturan Boğa Amerika’nın geniş vadilerinde mutluluk içinde yaşayan bizon medeniyetinin devamı asil bir ırk vardı… Güler yüzlü, sevecen ve misafirperverlerdi… Dört yüz yıl önce, dünyanın öbür ucundan gelen ‘soluk benizlileri’ de ‘kardeş’ deyip basmışlardı bağırlarına… Ama, sevgiye karşı düşmanlık, yardıma karşı nankörlük, mertliğe karşı alçaklık gördüler… Öz yurtlarında ‘parya’ edildiler, ezildiler, öldürüldüler; ‘medeniyet’ ve ‘Tanrı’ adına… Sefil ruhların bölük-pörçük zulümleri gün oldu devletleşip balyoz gibi indi başlarına… Artık gülmüyorlardı, gülemiyorlardı… Mezar taşı dikilmişti söndürülen ocaklarına… Sonraları ‘Hürriyet Abidesi’ dediler ona: Kan emerek semiren vampir devlet, ‘özgürlük, barış ve demokrasi’ vaatleriyle sürdürdü sömürüsünü. Ve sürdürüyor… “Beyazlar bize birçok söz verdiler, hatırlayamadığım kadar çok; bir tekinin dışında hiçbirini tutmadılar. Toprağımızı alacaklarını söylediler ve aldılar” Kırmızı Bulut (Mahpiu Luta / Sioux) Onlara ‘battaniye serecek bir yer’ bile bırakılmadı. Hepsine çoktan ’vahşi’ damgası vurulmuştu. Kuşaklar boyunca doğayla uyum içerisinde yaşayan Kızılderililerin bilgeliği hiçe sayılmış, dinsel ritüelleri bile yasaklanmıştı. Vatandaşlık ve oy hakkı da 1924’e kadar tanınmadı. “Beyazların uyduğu hangi anlaşmayı Kızılderili bozdu? Hiç. Beyaz adam bizle yaptığı hangi anlaşmaya uydu? Hiç. Ben bir çocukken, dünya Siouxlarındı; güneş, onların topraklarında doğar ve batardı; savaşlara on bin kişi gönderirlerdi. Bugün savaşçılar neredeler? Onları kim katletti? Topraklarımız nerede? Onlara kim sahip? Hangi beyaz adam onun toprağını ya da parasını çaldığımı iddia edebilir? Yine de benim bir hırsız olduğumu söylüyorlar. Hangi beyaz kadın, ne kadar yalnız olursa olsun, benim tarafımdan esir alındı ya da onuru kırıldı? Yine de, benim kötü bir Kızılderili olduğumu söylüyorlar. Hangi beyaz adam beni sarhoş gördü? Kim benim yanıma aç geldi ve doyurulmadı? Kim beni karımı döverken ya da çocuklarıma kötü davranırken gördü? Hangi kanunu çiğnedim? Kendimi sevmem yanlış bir şey mi? Derimin renginin kırmızı olması çok mu kötü; ya da bir Sioux olmam; babamın yaşadığı yerde doğmuş olmam; halkım ve topraklarım için canımı verebilecek olmam?” Oturan Boğa (Tatanka Yotanka) “Nerede bugün Pequotlar? Narragansettler, Mohawklar, Pokanoketler ve halkımın bir zamanlar güçlü olan diğer kabileleri nerede? Yaz güneşinin altında eriyip giden kar gibi, beyaz adamın aç gözlülüğü ve baskısıyla yok oldular” Tecumseh (Shawnee Reisi) “Yalnızca bir kere de ağlatmadılar bizi. Mavi ceketli askerler ve Uteler, her yer karanlık ve her şey durgunken, gecenin içinden çıkageldiler ve kamp ateşi yerine bizim çadırlarımızı yaktılar. Av hayvanları yerine benim cesur savaşçılarımı öldürdüler. Kabilenin hayatta kalan savaşçıları, ölüler için saçlarını kestiler.” **** . |
Sayende bilmediklerimizi öğreniyor,
o kendine has üslubunla da güzel şiirinde
vicdansızları okuyup vicdanımız sızlıyor.
Öptüm gözlerinden.