Yaşamayı Öğret Bana
Karanlığın şafağına umut türküleri asan kırlangıçlar,
Sürü sürü göçüyor şehrimden, Yaralı bir bakış atıyorsun kapı aralığından, Yüreğim tutuluyor. Sisli bir sonbahardır bakışların, Eylül öncesi saçlarımı dalgalandıran deli rüzgâr, Yosun tutmuş yüreğine sızan,dere yataklarım İçim içim k’anıyorum. Zamanın ç’arkında öğütülüyor sevincimiz, Biz hep solumuzdan vurulmaya mahkûm muyuz? Ahh, ‘Sende annem gibi şiir kokuyorsun’ Gülüşümün kırık parçalarını topla, Kirli bir çocuk gibi bakma bana öyle, Sevincim mülteci, Sığın, sığ, hayallerime. Dudaklarım kanıyor varlığı mülteci ayazlarda, İçimde filizlenen çocuk öldürülüyor, Hiçbir şeyden habersiz, Y’aralı bir acı sinmiş göz hatlarına, Sen bana yaşamayı öğret. Bu ağıtlar bana d’okunuyor, Kirli kirli bakma suratıma, Bu acılar beni öldürüyor, Yar’ama dokunma. Ölmekten bıktım artık! Yaşamayı öğret bana. |