Sükünet
Sükünet
bu can bu ruh bu bedene sığmıyor artık dağların doruğu zılgıt çekiyor ezik yüreğimde yanık türkü burnumda polen kaşıntısı geçen sonbaharın şiirin defansında kalem ağlarken beyin hücrelerimde unutulmuşluk ilham perisi altın tepsinde sunuyor algılıyorum gözüm önünde serpili gökkuşağı gökyüzünün tamamı yeryüzü ve bütün canlıları geçmişten güne akıyor hafızam hazinem zavallı bakakalıyorum şaşkınlığımla resam değilim resm edemıyorum akıl defterimde son sayfa koparken var oluşun karşısında ki zavallılığım şiiri ağlatıyorum öksüzlüğüme kılıcın ucunda dünya kuşun kanadında sevda ben ne kadar çaresizim ve ne kadar yalnız Ahmet Coşkun |