Hiç
Bir kez daha ivme kazandı diye beklerken umutları,
fark etti ki; içine çökmüş Yıldız kalıntısı gibiydi milyarlarca ton ağırlığa eşit . Farkındalığın eşiğine vardığında değersiz küçük zaman dilimleri vardı heybesinde iğreti ile bakıp atmak istedi belli belirsiz akıp giden kervana...! “Üzerine yapışmış ak leke gibiydi sıyrılıp kurtarıcıdan medet ummak” Senle benim aramda ki mevcut ince bir çizgiden başka bir şey değildi O’ nun ile arandaki mesafe. Eren ile eremeyen arasında arafta iyi ile kötünün arasında hesabı mahşere kalan. Fark eden ben, yaratılan ben iken okuyan kim? Okunan kimdi? Dedi... Elinde tuttuğu Hiç’ lik anahtarı, sadece çevrilmeyi bekliyordu. kayıp ellerinden, düştüğü yerde sevgiden yoksun, kefen giymiş düşler yatıyordu mezar taşları olmayan isimsiz... Sonun da Korkularına esir anlak elinde hiç...! durup düşündü ben kimim diye piç... Fark edenin yorumu Mutlak olan anın içerisinde seçimler yapa dursun saçına aklardan ziyade düşen Yaradan’dı piçin. |