TövbeYarası ısırılmış bir yüreği taşıyordu gözlerinde Elmacık kemikleri çıkık, keskin bakışlı dilber Heyhat dedi yine gün ağırdı Taşıyamayacak ama yıkılmayacaktı da Ağırdı, ağrıydı, Şakağında bir soğuk namlu Elleri paslı demir kokusu deminde Boran yemiş, fırtınadan mı korkacak? Kaybetmiş kendini bir çift göz bebeğinde Oysa bebek katili bir adam Yürüyordu çamurlu ayakları ile Ömrünün üzerinde.. Kadim zamanların Tanrıları bağdaş kurmuş, eski bir ispanyol bestesini hep bir ağızdan söylüyordu Dağ taş dinliyordu Dağ taş inliyordu Ey Dilber, dedi içlerinden biri Sen ateist zamanların Sultanı Çıkar ayakkabılarını Kopar bağrında taht kuran zincirli Leyla’yı.. Tövbe et Aşka, Tövbe et Aşka.. Berrin Nilgün Kılıç |
Belki de yalnızca küçük yolcular olduğumuzu görebilseydik, yaşam daha güzel olurdu hepimiz için.
bence aşka tovbe gereksiz yaratıcı aşkı koymuş önce insanı üflerken içine