YALNIZLIĞIN KURŞUNLARI
Tren nihayet kalktı !
Az sonra da İstasyon tamamen boşaldı Kala kala istasyon da ki adam Yalnızlığının kurşunlarıyla başbaşa kaldı !... *** Uzaklaşmıştı iyice gözlerden Kadının bindiği tren Bulut buluttu adamın gözleri Kalbi bile demirden Olan o kara tren Raylarda kavislenerek giderken !… *** Can paresinin bu ilk ve son gidişi Henüz an bir, An iki derken En güvendiği yalnızlığı adamın Yüreğini yokluyordu daha şimdiden Ölüm beğen diyordu sanki ölümlerden !… *** Bir yoldaş gibi olurdu Eskiden adamın yalnızlığı ona Sevdiğiyle en kısa ömürlü dargınlıklar da Yüreğine tahammül gücü doldururdu Kadınının bu gidişiyle ise hiç de öyle olmuyordu Onun yalnızlığı artık hep hüzün kokuyordu !... *** Üstelik kendine en sadık yalnızlığı da sanki, Kadından yana saf değiştirmişti Kadın giderken herhalde, Onun yalnızlığına da göz dikmişti… *** Önce “bekleme beni, Sakın bir daha” demişti Sonra da kararlı ve affetmesiz bir edayla Kadın trene binip gitmişti… *** Biliyordu ki yalnızlık var yalnızlık vardı Ama bu çok uzun süreli bir yalnızlık olacaktı Küçük dargınlıkların yalnızlığı ona göre çocuk oyuncağıydı Ne yazık ki kadın giderken adama İçi habis ümörlü olan uzun bir yalnızlık bırakmıştı… *** Tüm görsel ve yazılı anıları giderken alıp Kadın onları zamanın şarjörüne bir bir gizledi Onun bu davranışını anlamak zor değildi Söz konusu anılarla adamın yüreğine ateş edecekti !... *** Artık yeni bir vefasızlık çıkmazı içine girilmişti Gidenin yokluğu zaten bir deprem gibiydi Ondan çaldığı anıların bir baş rol insanı olarak Kadının asıl niyeti, O kadar uzaktan bile adamın yüreğini yerle bir etmekti !… *** İSMAİL HAKKI GÜRCANOK - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - ...........K Ö Y C E Ğ İ Z......... |
Arada çarpışan ruhlar ise hep aynı duyguları yaşıyor: vagon dolusu gözyaşı ve yetimlik…