TOPRAK ATEŞ VE SU
Yaram çok ağırdır benim
Aşkla sarmala son kez Sür yaralarıma dinsin ağrılarım Kanayan damarlarıma karışsın Aşkın merhemli iksirinden sun Aşığıyım karanfil rengine Susuzluğuma söyle nedir çare? Yaram çok ağırdır benim Kapattım el kapılarına yüzüm Saklıyorum zindanlardayım Yalnızlığım sensizliğine gebe Güneşine hasret beklerken Kapı aralığından sız da gel Karanlık gecelerime Yaram çok ağırdır benim Gecelerim ayaz sızlamaktan Ağrılarım karlı yağıyor Esiyorum… Acı fırtına göklerde Sabahlara umut saçan Parıldayan çoban yıldızına Sayıklıyorum ismini Yaram çok ağırdır benim Ebabil kuş sesleri ötmekte Uzaklardan sarı bir mevsim Üstünde karanlık bulutlar Okunuyor selam ismimle Yoksa rüyalarda mıyım? Ceviz ağacından bir tabut Soğuk musalla taşında Yaram çok ağırdır benim Boğuşuyorum dev dalgalarla Çırpınıyorum! Martı kanatlarında çığlıklarım Alıyor okyanuslarına derin Bir yunus balığının Yıldızlı kanatlarında Yaram çok ağırdır benim Oysa bir yetmiş yediydi bedenim Evrene ağır kalan yükte Hafif kör bir reçeteyim Ümmi insanoğlunun yazgısında İsyankâr haldeyim Yaram çok ağırdır benim Tüm azametiyle kopuyor tufan Omuzlardan savruluyor tabut Çivisi çıkmış ağlamaktan Köklerine kırgın yetim kalmış dallar Oysa yeterliydi masum doğan insanlığa Toprak, ateş ve su |