Koşar Adım...Dostluğunu hissediyorum parmak uçlarımda Yalnızlığımın düğümü gibi adın Hiçbir kelâmın kâr etmediği Ölüm sessizliği öncesi adım adım... Dar vakitlerde gel bana sevgili Dar vakitlerle değil Boşluklarını saymaktan Boşluklarımı unuttum... Harf harf boğuluyorum kendi soluğumda Çocukluğumun dizleri halâ yaralı Ufak bir çıtırtı bir çığlığa gebe şimdi Ve orman yangınlarına... Hayır kırgın değilim Değilim kızgın da Benimkisi sadece aramak kayıp ilanlarını... Kim kayıp? Ben? Sen? O! Terazisi bozuk hayatın derler Bence en çok insanın... Ayarsızım Ayarsızsın Ayarsızlar! Acıyor içim İliğim, kemiğim, tenim... Kalp ağrısı da ne ki? Tarifsiz işte anlam! Anlamsızlığımda bul beni... Geçiyor ömrüm Belki önünden Belki de ömründen Hazır olda dur demedim! Rahatla... Aşkını hissediyorum ruhumun kıyılarında Varlığımın eş anlamlısı Yokluğumun kendisi Hiçbir mucizenin kâr etmediği Doğum sancısı öncesi bir hayal gibi, Koşar adım... 21:50/ 1Eylül Sevtap Kaya Nurgönül |
Bir kedinin boynunun altını okşuyor, bir köpeğe yemek veriyor, kargaların zekası üzerine konuşuyor, üşüyor, terliyor, hava durumunu dinliyor, ona göre giyinip sokağa çıkıyoruz. Önümüzdeki Ağustos için tatil planlıyor, her şey dahil huzur eksik 5 yıldızlı otellerde tabağımıza yiyebileceğimizden fazlasını dolduracağımız günleri “yaz tatili” sayıyoruz. Seni konuşmuyorum, seni konuşmuyoruz artık ortak arkadaşlarla… Büyüklerin ve ‘bir bilenlerin’ söylediği gibi yaptım, “Bırak gitsin, huzura ersin artık” diyenlere “Bıraktım” demek için adını bile ağzıma almıyorum, içimden söylüyorum her gün…