4
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
777
Okunma

anlamıyorlar beni virga...sen anlat yağamayan bulut olduğumuzu
ulaşamadığını serpilecek suyun,iki arada kalmış siyahımıza
gün/eşliydi bir zamanlar bilirsin
ben ateşi severdim
sen suyu
varoluş hiçbir şey şimdi
gökyüzü buruşuk
belkiler ince hastalık
kirlenmiş gözyaşı düşünce
çok ihtimalsiziz...ne fena
aşkla zorumuz var bizim
rüzgar da var alabildiğine
sesi titriyor içimden geçirdiklerimin
üşüyecek üstünü açmış gece
tut uçurtmaların ipini
çekelim virga
çıkalım çığırımızdan birlikte
kabuğuna direnen yarayım sanki...
az önce umudumu da kırdım virga
elimi,ayağımı dolaştırdığım odada
yüzümden düşen bin parçayı da
düştüğü yerde bıraktım,
yüz görümlüğü olsun diye yarına
içim hırçın mı hırçın
sokağın boşluğuna vurayım diyorum
durup dururken öyle
vakti öldüreyim...
iki yakasına sarılıp ,
boğazını sıkayım şehrimin
sebep sendin diye başlangıçlara
suyuna bin kulaç atayım sonra
yüzüstü bırakıp kendimi akışına
ikimizde araftayız virga
bi- günah
bi- çare
aşktık ikimiz de
o kadar da çok
sen toprağa,ben O’na
tükeniyor gibiyiz virga
yine de tükenmeden
kimse almayacak bizi
bir eyvah buldum evlat ediniyorum,
büyüsün diye benimle
halden de anlıyorum
o yüzden birazdan
hoşça kalacağım dünümle
ne selam
ne sabah
oldu bittiye gidiyorum
sen de hoşça kal,
ne kadar kalınırsa ,
buharlaşıp yok oluşlarda
bilirsin...ayrı ayrı yazılır hoşça ile kal virga
suadiyeağustosikibinondokuz
Demir Mutlugil
5.0
100% (5)