EPİSODEŞiirin hikayesini görmek için tıklayın www.youtube.com/watch?v=V0kPSDHQRFk
Yolculuk; kurumuş otların arasında bir patikada ilerlerken çıplak ayaklarım ıslak toprağı sevmişti adımlarımda sisin büyüsü bilinmezi görememekten geliyordu SES! adımlarım hızlanmıştı koşarken kurumuş bir dikene basınca terlemiş alnımı silip oturmuştum çamurlu ayağımı silince dikeni bulduğumu hatırlıyorum çıkarmalı mı? öylece orada bırakmalı mı? sanki o ana dek alacağım en riskli karar bu gibiydi insan dikenini sever mi? ilk battığında değil aradan geçen makul sürede cildinin arasına yerleşip ince, siyah bir çizgiye dönüştüğünde O, sorar ya ’’çocuktum , çıplak ayak yürürken annem ayak seslerimi duymasın diye’’ gülümseyişini bir öpücükle o ize hediye ettiğinde diken bile sevilir işte... Yolculuğun tarifi; görmekten korktuğumuz bir diken çocukluğun patika yollarında durup beklemeden soluksuzca koşarken benliğimize saplanan gençliğin öteki yüzü sorgulayış, SES’in iç güdümü korktuklarımızı görmemek için savaşımız içimize batan şeyleri kanıksıyoruz bir AŞK öpünce öngörmediğimiz anılardan eski yırtık unutulamayan bir acısını bile sevebiliyor İnsan. Deniz... |
Var olsun, ilelebet yaşasın, şiiriniz ve duygularınız…
Tebrik ederim…
.................................................... Saygı ve selamlar..