Kızılcaların Sızısı
Biliyorsun...
Her gün batımında yüreğime çöken hüznü. Yokluğunun gurbetine alışamadım bir türlü. Gözlerime oturan kızılcaların sızısı vurur şakaklarıma, Can çekişir anılarım. Hani nerede şefkat yüklü ellerin? Nerede verdiğin sözlerin? Olamam senden ayrı, gayrı, Sensiz saçlarım bile sancılı... Ah yar! Alaca sarmış göğü görüyor musun? Yıldızlar aya mı küsmüş yoksa? Ay kırılmış. O da ben gibi çehresine bulutları sarmış. Yağmur, hem gökten hem gözlerimden yağıyor bu gece. Dumanlı saatler, bulanık umutlar... Belki dönersin diye kurulmuş hayaller, Islanıyor avuçlarımda dualarım. Belki de yeşertir onları gözyaşlarım. Dirilip ulaşırlar göğe... Gelirsin apansız. İşte o an tüm kırgınlıkları bırakırım geride. Affederim belki seni. Düşlerim, kirpiklerimin ucunda. Kapatsam yüreğimi düşecek onlar da. Ey yar! Kapanmadan yüreğimin kapıları, Tez gelesin... Gelesin ki bıraksın yerini gündüze gece, Gelesin ki artık mutluluğa erelim. Her dem, her an bir olalım. Sen de ben kadar yaralısın biliyorum. Yaraların devasıdır vuslat artık bekleme. Bırak boyansın yüreğim yüreğine, Biliyorsun. Benim devam sende, senin ki de bende. Gel yine bir olsun hayallerimiz. Gel yine tek olsun kalbimiz. Ayrılmasın sonsuza dek ellerimiz. Gel ey yar, bir olsun artık kavlimiz. |