FENERİN IŞIĞI
Gece gündüz fark etmeksizin yürüyorum
Sokaklar alışkanlığım, karakterim, kaderim olmuş Bazen elimdeki fener de yetmiyor önümü görmeye Hatırlamak istemeyeceğim her şeyi hatırlıyorum bir an Fenerin ışığı birkaç adımdan öteye gitmiyor Yürürken yorulmadığım kadar düşünürken yoruluyorum Sen rahat rahat köşende çayını içip otururken Yavaş yavaş sebebim oluyorsun fark etmeden Ne yürümekten gocunurum ne de çare ararım Ben böyle hesaplaşmaları severim, tabiatım bu Çevremdekilerin deli dediği kadar varım Ben hep kendim oldum, soruyorum, sana ne oldu? Fenerin ışığı tükenirken umutlarımla eş zamanlı Bir hareketlenme oldu, yürek yine seni andı Yetmiş yıllık söğüt ağacının önünde durdum birden Hatırladım, anılar arasında bu ağaç da vardı Sarıldım ağaca sana sarılmadığım kadar Reçine kokusunu parfümün saydım, çektim içime Yerdeki izmaritleri topladım teker teker Kirlenmesine göz yummadım bir hatıranın daha İyi yapmış mıyım bilmem, bilmek de istemem Bilinmezliğimize yakışmaz çünkü, bilmeyeyim boş ver |