Asi Kızbaşka bir zamanda; aradığım güllerim solmuş sarmaşıkta umutlarını taradım Antakya’nın dar sokaklarında bir tarih, bir medeniyet vardı cumbalı evlerde enva i çeşit, baharat kokulu uzun çarşıda defne kokardı, kekik kokardı mis mis dağlarım.. Asi kız coşkun kederli akardı uzun parkın yanında bir Cehennem Kayıkcısı Haron vardı Habibi Neccar Dağında kıskanç edalı bakışlarından korkardık çocukluğumuzda.. gelincikler açmıştı bozkırların en güzel gülü buket buket vermiştik aşk dolu yüreğimizle künefe yemiştik "Kral Künefede" Harbiye’de güneşin batışına bakmıştık bir umudun peşinde akıyordu sular, Titus Tünelinin tarihinde.. zayıflatmıştı bizi Samandağ’ı biberi kaya mezarları vardı M.Ö. kalan dünyamızın merkezinde dua etmiştik Hızır Aleyhisselam makamında asırlık Musa Ağacı (çınar) görmüştük sıcak bir çay içmiştik devasa gölgesinde adımızın baş harflerini yazmıştık koca gövdesine.. şimdi bakıyorum geçen zamana gözlerimi kapattım bir seyyah oldum aleme aradım en güzel izlerimi bulamadım seksenlerde sende ki aşktan güzelini bir veda busesi olmuş anılarım gitmiyor sen varken gözlerimin önünden nedense Asi Kız...!!! kArA 09/08/2019 Antakya (Bu şiiri yazmama vesile olan güzel dosta teşekkür ederim.) (Bütün Dostların Bayramını Tebrik Ederim) |
geceden kalan kederime
bir çığlık duyuyorum derin vaveyla
beni benden alan
yolculuğum umutsuz bir bilinmeyene
Işıklar sönmüştü karanlık gönlüme
bir can suyum da yok senden
siyah görülüyor bütün renklerin
bir perde çekilmiş aramıza
umutlar çıkmaz sokağım
gölgesinde sonsuzluk adımı
bende ona şaşarım.