OLİMPOSTAN KALAN
OLİMPOSTAN KALAN
Ecel ile değil; Olimpostan kalan, İçimizde yaşattığımız sanat dedikleri savaş ile ölmüştük biz. Rüzgarla dertlerimizi süpürüp, yağmurla yıkayacağımıza, yağmurlar dert oldu; süpürdü rüzgarlar çoğul umutlarımızı. Yüreğimizi sevdiğimizin ellerine koyacağımıza bedenimizi toprağın koynuna bırakıp kara toprakla aldattık sevdiğimizi . Artık bir cesettik biz. ve bizi dansa kaldıracak tek müzik cenaze marşımızdı belkide. Savaşla zafer kazanmak ölümü ölümle yenmek gibi bir şeydi. Sonuç zaferde olsa üstümüzde otlar varken görünüşteki zafer hüsrandı aslında. Savaşta doğmayanlar savaşta ölmüş onlar için her şey eşitlenmişti artık. Hepsi vazgeçilmezdi ama hiç birinin ajandasında yoktu sevgilinin randevusu ve kaydı. Gözü perdeli insanlık panzehiri bencilliğimizle kartondan zaferler uğruna, tutsaklar doğuran korkularımızın öğrettiği yalanlar, gözleri kör, kulakları sağır arzularımızla kolkola. Bizi yaşatan, henüz uyanmamış hayallerimiz ütopik düşüncelere ihanet eden ilk aldatılmışlığımızın izdüşümü uyumaz uyutmaz duygu ve zeka düşmanı kuşkularımızla savaşıyor; Binlerce kez kaybetmişliğimizin tecrübelerinin ve onun kardeşi konformizmin kurduğu hain tuzaklara düşüyor; Başkasının esareti cesaretimizin kelepçesi oluyor. Ve anlıyoruz ki yenilmeden galip gelemiyor, her zaferde kendimizi de yeniyoruz. |
insanlık panzehiri bencilliğimizle
kartondan zaferler uğruna,
tutsaklar doğuran korkularımızın öğrettiği yalanlar,
gözleri kör,
kulakları sağır arzularımızla kolkola.---
Etkiledi sevgiyle kalın...