ÂLÂ NE GÜZEL...!
Birbirinden âlâ üç al lâle ne güzel...!
Hiç biri soluk değil; üçü de hâlâ ne güzel...! Bir gün birisi, ikisini koparsa da Birisi bana kalır; âlâ ne güzel...! O güzelin adı HÂLE; Hâle ne güzel...! Hâlenin tadı da âlâ; hâlâ ne güzel...! Güzel, Hâle’den olur; Hâle de güzelden... Hâle, ezelden benim olur; âlâ ne güzel...! Hâlâ dalında koku saçar Hâle, ne güzel...! Ama bir gün biri koparacak; çünkü özel... Her güzel, bir kişiye özel var edilmiş Aşk verilip yâr edilmiş; bu iş ne güzel...! ALİ, hep Hâle derdinde... Âlâ ne güzel...! Ama Hâle, kendi derdinde… Bu nasıl güzel...?! Aslında asıl güzel, derde devâ olan... Hava gibi bedava olan güzel, ne güzel...! Güzelin güzellik pahası bayağ güzel… Hatta var dahası... Atsa dayağı güzel... ALİ’nin yüzü bile güzel değilken hiç, Güzelin gözü ve eli-ayağı ne güzel... |