SONBAHAR MENSURESİSonbaharında rastladım sana. Kırlangıçların göçe niyetlendiği, Serseri yaprakların eşini Kaybettiği bir zamanda… Narın çekirdekleri kadar Çoktu hayallerim, bereketliydi. Nar tanem, nur tanem, bir tanemdin. Kestane rengi saçların rüzgârla oynaştıkça Benim de kıpır kıpır olurdu içim. Güneşte unutulmuş güz yaprakları gibi Kavrulurken onlara dokunabilmek için Neler vermezdim! Farkındaydın bunun biliyorum: Görünce beni başını iki yana sallar, Âhenkle dalgalandırırdın. Mahsus yapıyordun. Bir dahaki görüşüme kadar sabırla beklerdim. Ya gülüşün? Güldükçe yüzümü aydınlatır, Güneş’ten başka bir gezegene yolcu ederdin. O gezegen ki; orda hayat vardı. Hayat ordaydı. O gezegen ki; henüz keşfedilmemiş, Yalnız sevdâlıların yaşadığı… Gülhatmiler açtıkça hayâlin dikilirdi karşıma. Hatmiler gibi dimdik, inatçıydın haksızlıklara. Hanım düğmeleri gibi Bir o kadar da alçakgönüllüydün. Sonbaharındaydın, avuçlarında birikmiş Güz yağmurlarından içmekti arzum. Salkım salkım aşk tanelerini toplamaktı: Kınalı kozak gibi çil çil Gözlerinde hazanı yaşamaktı. Son yaprak da düştü… Sincap cevizlerini bense aşkımı gömdüm, Sana fısıldayamadan! Güney Yarımküre ’ye gidiyorum; Orda sonbaharmış şimdi. Benim için her mevsim sonbahar şimdi. Bu ayrılık mevsiminde İkinizi arayacağım her yerde. Üzgünüm, hasat mevsimi hazan ayrılıkla bitti. Gönül güncesinden bir sayfa daha gitti! |