GEÇİŞ TAKSİMİBir hüzünlü şarkı gibiydi zaman, hüzzam makamından, Yüreğim, kanadı kırık bir kuşun tünediği kasvetli bir kafesti Ve hep, dertli bir bulut gibi çökerdi akşam kırık-dökük umutların üstüne, Sigaramın dumanına tırmanan anılarımı seyreder, avunurdum, çaresiz... Sonra sen girdin ömrümün karanlığına, yolunu kaybetmiş bir ışık gibi, Yeşerdi, tomurcuklandı kuru dallarım, seninle gelen baharlara alışık gibi... Gelişin geçiş taksimi olurdu, nihavende dönerdi hüzzam makamı, Bakışından cemreler dökülürdü, bahara dönerdi mevsim kış ortasında. Gülüşünle güneşler doğardı gönlüme, aydınlanırdı karanlıklarım, Hele, elime konunca kumrular gibi ellerin... Benliğime bir sevgi ateşi gibi dolardı ellerinin sıcaklığı, aah! Yudum yudum içmek gibi dudaklarından yaşamın bütün güzelliklerini, Tüm bulutlar pembe olurdu, eflâtun olurdu, ayışığı yönetirdi sahneyi sanki Ve biz çıkardık bulutların üstüne bir çiçek demeti gibi sarılıp birbirimize... Sakin suda süzülen bembeyaz bâkir bir nilüfer gibi sen, Sensiz geçmiş mahzun akşamlara inat, koynumda tutuşurken fecirler Yüreğimdeki kanadı kırık kuş, uçmaya başlardı umuda doğru, Dudaklarım aç gözlü çocuklar gibi doyardı, çatlarcasına, Bir fener alayı gibi üstümüzde yıldızlar, zaman bu en güzel anda dururdu; Nihavende dönerdi makam hüzzamdan,ellerin geçiş taksimi olurdu... Şimdi yoksun sen, ne nihavent, ne hüzzam...Tüm şarkılar susmuş, Güneşsiz kalmış günlerim, gecemin bütün yıldızları kaybolmuş Ve bomboş yüreğimde cansız yatıyor, o kırık kanatlı kuş... Ünal Beşkese |
kaleminiz ve o güzel duyarlı yüreğiniz
hiç incinmesin böyle güzel eserleri
bizlere sunduğun için kutluyorum