BİTMEMİŞ BİR ŞİİR GİBİÇiçek çiçek sevda açan bahçeleri bozup gittin, Şimdi gönlüm bomboş, ıssız, terk edilmiş şehir gibi... Tertemiz ve gizem dolu bir sevdayı ziyan ettin, O aşk şimdi, efsununu kaybetmiş bir sihir gibi... Bu bir kader, sevda diye, yine hicranı seçmişim, Her bûsende yudum yudum aşk değil, zehir içmişim. Şimdi bütün anılarım, senle dolu tüm geçmişim, Yüreğimi yakar durur, kanımdaki zehir gibi... Ellerinin dokunuşu, derman olurdu her derde, Sevgi dolu bakışların, verdiğin söz, hani nerde? Garip gönlüm çaresizdir, yağmursuz, çorak bir yerde, Denizine kavuşmadan kuruyan bir nehir gibi... Sarıldığım ellerin, ahh... ellerimi yaktı, geçti, Ne bir veda, ne bir selam....Şöylesine baktı, geçti. Bir rüzgârdı senin sevdan hayalleri yıktı, geçti, Kırık dökük birkaç dize, bitmemiş bir şiir gibi... Ünal Beşkese |
Yağmur toplayıp eteklerini dizlerine koşarak geliyor elinde derman ile.Güz gülleri çıkarıyor bakışlarını insanın koynundan, siz güllerin kokusunu alırken derinlerden ,Ünal babacığım çoktan ,beşeri aşkın üzerine kirpiklerini kapıyor, göğsüne sıcacık bir öpücük kondurup ;’’ey Allah’ın elçisi güzel peygamber ,cennetin kokularını yüreğime eken elçi !‘’;sana selam olsun Sultanlar şehrinden derken ,saf bir müslümanın dokunuşlarıyla huzurlu bir uyanışta buluyorsunuz kendinizi! Kim bilir şiirinizde ki, o iç ses ahenginin, bu denli başarılı oluşunun sırrı belki de inancından geliyordur? O sesi iyi dinliyordur işitiyordur ve o ses gönlünde dinlendirilmiş olgunlaştırılmış sonrasında çağlayanlardan kendisini mısraların sunağına öylece bırak mıştır?! Biraz düşüneyim derken ,o muhteşem ezan sesini işiteceksiniz, ruhunuza eğilen kubbelerin mavi masmavi huşusunda!Evet gece aydınlığı yüzünde ışırken insanın, bir çift gözle aydınlanan gecenin gizleri o uslu halleri nedense tan olup damlıyor içine sevdalı mısraların.İnce beyaz silüeti o güzel ah mor menekşem sümbülüm gülüm derken kaybolup gidiyorsunuz…Ünal babacığım şiirinizde öylesi bir konçertoyu dinletiyorsunuz ki bizlere; benim bu konçertoda duyduğum en baskın ses; sevginin hoşgörünün sonsuz aşkla ilahi aşla sevebilmenin Yunus sesiydi! İç sesin ustaca işlendiği dizelerinde ,dokunduğunuz her güzellliğin ritimsel tınısıydı , ruhumu ılık yaz meltemlerince okşayan .Sallanan yapraklarda rüzgarın çığlığıydı durulduğum, yağmur çiseciklerinin bir çocuk ağlamasına sinip gönlümü kanatmasıydı derinliklerimdeki akıntının gücüne kapılıp beni getiren…Çağlayanların gümbürtüsüne karışarak, bak ben deliyim sevdalı diye haykıran bir çılgının biraz ihtiyarlamış küt küt çırpınışlarıydı …Seviyorumun aşığımın deli deli çarpan sesiydi !.. Acıya ,hüzne, umutsuzluğa ,karanlığa dokunuşuyla, sonsuz hoşgörünün ve sevginin içselliğiydi ruhuma tırmanan!
Evet ,sevgili hocam şiirleriniz bende onca duyguyu canlandırdı elbet ,sayfalar dolusu yazsam size yine az!Ancak şunu belirtmek istiyorum ki ,siz bir ekolsünüz diliniz düşünüzle!Şiirleriniz de öylesi bir evrensellik yakaladınız ki ,ölümsüzlük şerbetini yaşamın kucağındayken tattınız .Bunu size mısralarınız müjdeliyor efendim!Dolayısıyla her yeni gelecek olan kuşak ,eserlerinizde kendi döneminin izlerini bulacak ve siz yüzyılları dolaşarak nice yüreklere dokunacaksınız ;aşkı sevgiyi insanlığı fısıldayacak onlara dost ,kimse olacaksınız!
Ünal hocam babacığım,değerli şahsiyetinizin önünde saygıyla eğiliyor hürmetle ellerinizden öpüyorum…