YAZILSAYDI AŞK TA’RÎFİ
Yazılsaydı aşk ta’rîfi, tutuşurdu kağıt-kalem…
Söndüremezdi nârını bunca deryâ, bunca âlem… Yanar giderdi hem Mecnûn, hem Kerem, hem nice âdem… Duy beni, ey ben-i âdem! On sekiz bine şandır o. Kevn-i kâinâttan evvel nihân idi ol hazîne Nihân, ayân olmak içün kıldı ol nûru âine Aşktan cezve nice cezbe tuttu nûrundan âleme İlk cezbe, geldi Kalem’e; on sekiz bine nakştır o. Yazdı önce, cennetteki kâse misâli o “Be” yi, Onsekizbin çeşit lezzet şerbet dolu o kâseyi; Çeşidini nükteyleyip, damlattı altına nükteyi, Yazdı böyle besmeleyi; onsekizbine baştır o. Üçlü minâre misâli yazdı “Sin”i ba’desinde Yâ sîîîn…! dercesine hayrân oldu o, arafesinde Seyrân oldu ol ışkına, görünce şerefesinde Bayılma derecesinde onsekizbine aşktır o. O dem geldi sıra “Mim”e; yazarken o, ne hayretti…!... Çünki yaratana habîb olmaya o, alâmetti; Bayılmıştı o dem kalem; ona o ne muhabbetti…!... Çün o nûr-i Muhammed’ti(s.a.v.), onsekizbine şavktır o. Yazdı kalem lâfz-ı celâl ki, Kalem’e hûş te’lîftir Edeb ile yazdı Kalem, yazdığı güzel Elîftir Zaten Kalem’in işi ki, yazmak ile mükelleftir Yazdıran Hakk müelliftir; onsekizbine Rabb’tır o. Nice evre ile cevre, sardı iç içe âleme… Dünya pâre, gâh-i çâre, sunuldu ben-i âdeme Kün ile Arş, tümüyle ra’ş oldu aşk-û muhabbete; Suhbetgâhtır Muhammed’e; onsekizbine manndır o. (s.a.v) Arş-ı a’lâ cevr-i a’lâ onsekizbin ihtivâya Hem, en emîn bir hemzemîn gâhtır seyr-i sâirâta Müştâk oldu tüm melekût, seyrân içün Mustafâ’ya Geçti tebdîl-i erkâna; onsekizbine hanndır o. Arş-ı a’lâ’yı ol Mevlâ, süsleyip kıldı istivâ Nice zînet ile a’lâ, geçecek diye Mustafâ; Süse süs kattı Arş-ı a’lâ, ayak tozu ile a’lâ!... Sahibiyse daha a’lâ, onsekizbine ğanndır o. Kâlb Arş-ı a’lâ’dan a’lâ gâh-ı muhabbet müstevâ Sûs-i muhabbettir a’lâ, şâh-ı Muhammed Mustafâ Sûs-i Muhammed Mustafa tüm kâinâta muhtevâ Muhabbeti zevk-û sefâ; onsekizbine banndır o. Aceb buldu mu bir beşer, o toz değerince değer?!... Ondan zerre olsa eğer, o beşer nelere değer… O toz başka… ziynet Arş’a, ışkı burdan Arş’a değer; Koptuğu yer nûrmuş meğer; onsekizbine anndır o. ALİ’den Arş’a süs olmaz; o toz nerde, Ali nerde?!... Çün yok nesneden süs olmaz; varlık nerde, yokluk nerde?!... Varlıkla yokluk bir olmaz; varlık Hakk ile birlikte… Ki, yok olmaktır indinde; onsekizbine hâldir o. |