Öyle Bir Üşüdüm Ki
Tam da bulutlar;
Yüzümü; sıcağımı ve ışığımı örtecekken Havalar; Kar, buz, fırtına ve ayazla haşır neşir olacakken tam da Ve karakış bütün dehşetiyle kapılara dayanmışken Yorgun argın, dizlerimi karnıma çekip Bir dağın ardına sessizce gömülüp batacakken tam da Ve tam da buz gibi bir sessizliğe dalıp dalıp Gözlerden çok uzaklara kaybolup gidecekken... Öylece, gözlerine yakalanan Ve gözlerindeki baharlara takılıp kalan Batmaya yüz tutmuş eskiyen bir güneşim ben… Ve sen; sevgilim… Bir yağmur sonrası Kar, buz, fırtına ve tipi derken -İlk aşkın ateşiyle ha bi gayret- Koynumda kendine kuru bir yer açıp Ve ana rahmindeki bir bebek gibi içime kıvrılarak “öyle bir üşüdüm ki…” dedin Doğanın bütün kurallarına ve kanunlarına karşı Ve tam da ortasında karakışın üstelik Bilerek, isteyerek ve kasten -tüm ışığım ve sıcağımla- Gözlerinde öylece -batmadan- kalakaldım… …ve gözlerindeki baharları, ışığıma katık ederek Aşk ile diyar diyar; Bahçemizde tomur tomur bir dünya çiçek Dağımızda işveli ve deli dolu bir bahar yeli Dudaklarımızda yıldızlar kadar çoğalan ışıltılı bir öpüş Yüzümüzde ay ışığı Meftun bir aşk şarkısına eşlik ederek; Dünyanın bütün evlerini damlarından Ve evsizlerini gözlerinden öpüyoruz birlikte… Haziran 2019 |